KABİL'de, "El Kaide" mensuplarının kullandığı bir evde bulunan belgeler, bütün dünya için ürkütücü bir manzara sergiliyor.
TV ekranlarına da yansıyan görüntüler, "nükleer kabus"un insanlığın başında "Damokles'in kılıcı" gibi sallanmakta olduğunu ortaya koyuyor.
Kabil'deki evde ele geçirilen belgeler, nükleer ve biyolojik silahların üretimi ile ilgili. Belli ki, bu evde bu yönde çalışmalar ve hazırlıklar yapılmış.
Pentagon dahi, bu bulguları ciddiye alıyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor: Evet, bu evdeki belgeler Bin Ladin'in adamlarının bu tür dehşet silahlar üzerinde çalıştıklarını gösteriyor. Gerçi bu, böyle silahları üretecek durumda olduklarını göstermez. Ama gene de, temkinli olmak lazım...
* * *
BU yeni bulgular, Usame bin Ladin'in geçen hafta Pakistanlı gazeteci Hamid Mir'e söylediklerinin ışığında, herkesi korkutuyor doğrusu.
Bin Ladin, ABD'nin ve koalisyonun Afganistan'a karşı nükleer ve biyolojik silahlar kullanmaya kalkıştığı takdirde, "El Kaide"nin de aynen karşılık vereceğini öne sürmüştü.
Peki, Bin Ladin'in böyle bir silahı olabilir mi? Ortaçağ ortamı içinde yaşayan bir ülkede, terörist bir çete, atom bombasına nasıl sahip olur?
Ya, bizzat bir nükleer silah üretebilecek teknolojiye ve yeteneğe ulaşmıştır; veya bir yerden hazır bir nükleer bomba yürütmüştür...
Birinci olasılık zayıf görünüyor. Ama Kabil'deki evde bulunan belgeler bu alanda bir çalışma yapıldığını da ortaya koyuyor.
İkinci olasılık akla daha yakın. "El Kaide" "bir yerlerden" nükleer ve biyolojik silahlar (veya onun temel maddesini) elde etmiş olabilir. Nasıl mı? Çalarak... Veya satın alarak...
* * *
EVET, bu mümkün. Tıpkı dehşet filmlerinde olduğu gibi, bir örgüt veya çete, bu yoldan toplu imha silahlarından birine (veya birkaçına) sahip olabilir.
Bu olasılığı düşündüren iki haber okuduk son günlerde.
Biri, "New York Times"da çıktı. Bu habere göre, Rus kaynakları, kendi depolarında nükleer silah imalatında kullanılan bir miktar materyalin "kaybolduğunu" teyid etmiş.
Aynı Rus kaynaklarına göre, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, çok düşük maaşla çalışan Rus bilginlerine, dehşet silahları ile "ilgilenenler" tarafından çok parlak teklifler yapılmış. Bazı bilim adamlarının İran ve Irak tarafından "istihdam edildiği" de biliniyormuş.
Bu arada merkezi Viyana'da bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun "data" merkezinde çeşitli ülkelerde nükleer ve biyolojik materyalin "kaçırılması"na ilişkin bir hayli bilgi yer alıyor.
Nitekim, son olarak Türkiye'de de değeri 750 bin dolar olan bir kilo "zenginleştirilmiş uranyum"un ele geçirildiği ve Azeri kökenli bir Rus vatandaşının da gözaltına alındığı bildiriliyor...
* * *
İKİNCİ haber "Washington Post"ta çıktı. Buna göre Pakistan, sahip olduğu nükleer silahların yerlerini Afganistan savaşı başlar başlamaz değiştirmiş. Korkudan tabii! Başkan Müşerref devrilirse, bu silahların ülkedeki Taliban yanlılarının eline geçmesi ve (ve El Kaide'ye devredilmesi) tehlikesi var. Gazeteye göre, 1999'da Keşmir'deki çatışmalar sırasında zamanın Pakistan hükümeti nükleer silahlarını Afganistan'da gizlemeyi düşünmüş ve hatta bu konuda Taliban'la mutabık da kalmış. Neyse ki sonradan bundan vazgeçilmiş...
İşte öylesine dehşet verici bir dönemde yaşıyoruz...