Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Milliyet - TIR'ın yazarlar grubunu dün Ankara'da kabul eden Başbakan Bülent Ecevit'e, biz de özellikle "11 Eylül olayı"nın Türkiye'nin dış ilişkilerine ne şekilde yansıyacağı konusunda bazı sorular sormak olanağını bulduk.
İlk soru, Türkiye'nin, dünyadaki yeni konjonktürden ve artan jeostratejik öneminden nasıl yararlanabileceği ile ilgili idi. Bunu daha somut bir tarzda şöyle sorduk: "Türkiye'nin ABD'nin ve Batı'nın gözünde artan önemi pratikte ne gibi yararlar sağlayacak? Örneğin bu, IMF'den beklentilerimiz, AB ile ilişkilerimiz, dünyada oluşmakta olan yeni dengelerdeki rolümüz üzerinde nasıl bir etki yapacak?"
Başbakan buna genel bir yanıt vererek, Türkiye'nin son olaylardan sonra artan öneminin özellikle ABD ile işbirliği üzerinde olumlu etkisi olacağı ve bu arada IMF'nin yeni dönemde yardımlarına katkıda bulunacağı umudunu dile getirdi.
Bu aşamada ABD'den "başka destek" isteyip istenmeyeceğinin "belli olmadığını" belirten Ecevit "bunu değerlendirmek bize düşer" şeklinde konuştu...
* * *
Kuşkusuz Türkiye'nin, 11 Eylül'den sonra oluşan yeni ortamda, dost ve müttefik ülkelerden ve onların etkili olduğu uluslararası kuruluşlardan beklentileri var. Türk hükümet yetkilileri Türkiye'nin bugün konumu itibari ile taşıdığı önemi ve getirdiği katkıyı vurgularken, açıkça beklenen karşılıktan pek söz etmiyorlar; bunu da resmen bir "al - ver" pazarlığına dönüştürmemeye de özen gösteriyorlar. Ama "satırlar arasında" da olsa, son temaslarda bu beklentilerin ne olduğu iletilmiş ve bu mesaj Washington'da ve diğer başkentlerde algılanmıştır...
Başbakan bu konuda fazla bir şey söylememiş de olsa, Türk kamuoyunun beklentisi, Türkiye'nin bu kadar önemsenen ve değer verilen konumuna, rolüne ve katkılarına karşılık verilmesi, ekonomik ve siyasal alanda rahatlatılmasıdır...
* * *
Ecevit, Afganistan'a karşı askeri müdahale, Türkiye'nin buna katkısı ve bu konuda ABD'ye tavsiyeleri hakkında bilgi verdi.
Başbakan, ABD'nin harekat konusunda henüz kapsamlı bir plan yapmadığını, terörle mücadelede "kararlı, ama esnek" davranmak niyetinde göründüğünü, ayrıca diğer ülkelerden beklediği destek konusunda "dayatmacı davranmadığını" söyledi.
Ecevit'in Amerikalılara da ilettiği "temenni ve telkinleri" ise şöyle: ABD, hedefi yaymamalı... Afganistan'da bir kara savaşına girişmemeli... Bombardımanda Afgan halkını incitmemeye özen göstermeli... Taliban rejiminin devrilmesi için Kuzey İttifakı'nı destekleyip devreye sokmalı...
Başbakan'ın Taliban'ı "çağ dışı militan köktendinci" bir rejim olarak sadece Afganistan ve Orta Asya için değil, Türkiye için de bir "tehlike" olarak nitelendirmesi anlamlı...
Ecevit'in gördüğü bir başka tehlike var: O da, Ortadoğu'da İsrail - Filistin çatışmalarının aldığı boyutlar...
Şimdiye kadar daha çok "Afganistan meselesinin Irak'a yansıması" olasılığı kaygı yaratıyordu. Başbakan "Çok şükür şimdilik böyle bir işaret yok" diyor; ama hemen ardından "İsrail - Filistin çatışmalarının çok ciddi sonuçlar verebileceği" konusundaki endişesini dile getiriyor, ve "bu, hepimiz için büyük sıkıntılar yaratabilir" diyor...
11 Eylül olaylarının etkileri ve uzantıları düşünülürken, herhalde şimdi bölgedeki bu "öteki tehlike" ye de gözleri çevirmek gerekiyor...