Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye'nin AB adaylığına ilişkin kuşkular ve tereddütler, Helsinki zirvesi gününe (cuma ya da cumartesiye) kadar devam edecek.
Bunun böyle olmasının başlıca nedeni, Yunanistan'ın giriştiği "son dakika pazarlıkları"dır. Önceki gün özellikle Avrupa Parlamentosu'nun da adaylığı destekleme kararından sonra, oldukça iyimser bir hava esmeye başlamıştı ki, Yunan Başbakanı Simitis, Atina'nın öne sürdüğü şartların kabul edilmemesi halinde, vetosunu kullanacağını söyledi. Ve böylece hava tamamen değişti; yani nihai kararla ilgili belirsizlikler gene arttı.
Yunanistan gerçekten koşullarını kabul ettiremezse vetosunu kullanacak mı? Atina bir yandan Türkiye'yi kızdırmayı, bir yandan da AB ortaklarını da güç duruma düşürmeyi göze alabilir mi? Yoksa bütün bunlar, "ne koparırsam kardır" düşüncesi ile oynanan bir oyun mu?
* * *
DÜN İstanbul Boğaziçi Üniversitesi'nin Avrupa Araştırmaları Merkezi'nde düzenlenen Türkiye - AB ilişkileri konulu konferansta konuşan Dışişleri Bakanı İsmail Cem, bu soralara direkt yanıt vermedi, ancak Türkiye'nin tavrını şöyle ortaya koydu: Türkiye'nin AB adaylığı ön koşulsuz, eşit ve objektif ölçütlere göre gerçekleşmeli. Türkiye genel kurallara uymaya hazır. Ama ek şeyler istenirse, bunu kabul etmeyecektir... Eğer (adaylığın kabul edilmemesi veya kabul edilemez şartlara bağlanması gibi) bir yanlış yapılırsa, mantık dışına çıkılmış olur ve bu durumda Türkiye vicdanı rahat şekilde, kendi gelişme sürecine devam eder. Ama tarihi bir fırsat da yitirilmiş olur...
Toplantıdan sonra Cem ile yaptığımız sohbetin ışığında Ankara'nın pozisyonu bize şöyle görünüyor:
Yunanistan pazarlığını AB partnerleri ile yapıyor. Yani muhatap direkt olarak Türkiye değil. Ancak Türkiye'nin tavrı belli. AB, Ankara'yı rahatsız etmeden Atina'yı tatmin edecek bir formül arayışında. Simitis bu çıkışını, iç politika nedenleri ile yapıyorsa, tehlikeli bir oyun oynamış olur. Bu onu, sözünü tutup vetosunu kullanma noktasına kadar götürebilir. Bunu yapar mı? Hiç belli olmaz. O zaman bunun ağır sorumluluğunu taşır... AB adaylığı onaylarken, sonuç bildirgesine Yunanistan'ı tatmin etmek için bazı şartlar öne sürerse, bunun Türkiye tarafından kabul edilmeyeceğini biliyor. O zaman Ankara ne yapar? Çıkacak olan bildirge metni iyice değerlendirilecek ve ona göre tavır alınacak. Yani o zaman hükümet "tamam mı, devam mı" kararını alacak...
* * *
BOĞAZİÇİ Üniversitesi'ndeki konferansta AB'nin Ankara'daki temsilcisi Büyükelçi Karen Fogg, konuşmasının bir yerinde şöyle dedi: "AB'nin Türkiye'yi aday olarak kabul edip etmeyeceği henüz belli değil. Bu tür kararlar, açıkçası, mantıktan çok siyasete dayanır..."
Bu gözlem, Cem'in mantığının dışına çıkılmasının yaratabileceği sonuçlarla ilgili düşüncesi ile birleştirilince, doğrusu ortaya karanlık bir tablo çıkıyor.
Umarız Yunanistan, işi şartlarını ille kabul ettirmek uğruna vetosunu kullanmaya kadar götürmez. Götürürse, bu, açıkçası tüm ilgili taraflar - Türkiye, AB, Yunanistan ve Kıbrıs - için olumsuz sonuçlar yaratır. Bundan en çok zarar görecek olanların başında da Yunanistan gelir.
Mantıktan yoksun politikanın kimseye yararı olmaz...



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr