ABD'nin Afganistan'a karşı planladığı askeri müdahale için geri sayım devam ede dursun, dünyadaki siyasal dengelerde daha şimdiden önemli bazı değişiklikler oluşmaya başladı bile.
Şu sırada her ülke, yeni ortama göre stratejilerini belirlemeye çalışıyor. Bu değerlendirmede kuşkusuz "ilkeler" kadar (terörizme karşı tavır almak gibi), "çıkarlar" da (bu durumdan avantaj sağlamak gibi) hesaba katılıyor.
Bazı ülkelerin şimdiye kadar olup bitenlerden kazançlı çıkmak yolunda olduğu görülüyor. Rusya bunların başında geliyor...
* * *
DOĞRUSU Rusya'nın ABD'deki terörist saldırının ardından aldığı tavır, herkesi şaşırttı. Moskova sadece olayı kınamakla kalmadı, ABD'ye tam destek verdi, Talibana karşı mücadelesinde işbirliği önerdi, hava sahasını açtı, istihbarat kaynaklarını onunla paylaştı.
Putin, bir satranç ustası gibi yakın ve uzak hedeflerini iyi seçti ve daha oyunun başında ilk puanları toplamaya başladı.
Moskova'nın beklentileri şöyle özetlenebilir: 1) Teröre karşı aldığı tavırla, "Çeçen teröristleri"ne karşı savaşında Batı'dan anlayış - ve destek - sağlamak. Artık ABD yönetiminin bu konuda Rusların karşısına çıkması zor... 2) Taliban'ı saf dışı etmek, Rusya'nın da hedefi. Ruslar Çeçenlere destek veren ve kendi nüfuz alanları içinde gördükleri Orta Asya'ya yayılmaya çalışan Taliban'ın yok edilmesinde büyük yarar görüyorlar. 3) Putin öteden beri AB ve NATO ile sıkı bağlar kurmak istiyor. Dün Brüksel'deki temaslarının da gösterdiği gibi, şimdi bu hedefe hızla yaklaşıyor...
Diplomasideki "al - ver" kuralları çerçevesinde, Rusya daha şimdiden ABD'ye "verdiği" desteğin karşılığını "almaya" başlıyor. Bu da ona bundan sonra izleyeceği politika için önemli bir avantaj sağlıyor.
* * *
MOSKOVA'nın bu yeni tutumu, Türkiye'yi de yakından ilgilendirir.
Rusya, Afganistan meselesinde ABD'ye aktif bir destek vermekle, birdenbire jeostratejik konumunu pekiştirdi.
Daha açık bir ifade ile, Washington bundan böyle Rusya'ya, bölgedeki çıkarlarının korunmasında giderek bir ortak gözü ile bakacaktır.
Rusya'nın Orta Asya'daki etkinliğinin de bu vesile ile artması beklenir. Kısa vadede her ne kadar ABD bölgeye başlıca oyuncu olarak giriyorsa da, Rusya özel konumu ve deneyimi ile, daha uzun vadede etkinliğini artırmanın yolunu bulacaktır.
Bu arada enerji projelerinden savunma anlaşmalarına kadar birçok konuda ABD ve NATO, Rusya'ya karşı bir tavır almaktan çekinecek ve belki de - hele şu sıralarda - suskun kalmayı yeğleyecektir.
Örneğin Türkiye'yi ilgilendiren AKKA, yani konvansiyonel silahların sınırlanmasına ilişkin anlaşma, şimdilik Batı'nın görmezlikten geleceği bir konu haline gelebilir. 1999'da imzalanan "İkinci AKKA"ya göre, Rusya'nın geçen temmuzda Gücistan'daki Gudauta Üssü'nü boşaltması gerekiyordu. Bu yapılmadı. Aynı şekilde Rusların silah indirimi konusundaki yükümlülüklerini tam yerine getirmediği görülüyor.
Batı şu sırada bu işi kurcalamak istemiyor gibi. Baksanıza, Rusya'nın nerede ise NATO'ya ve AB'ye şu veya bu şekilde dahil edilmesi olasılığından bile söz ediliyor.