Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu tür görüşmelerden sonra kimilerinin sonucu "tam bir başarı", kimilerinin de "büyük fiyasko" olarak tanımlamasına alışık olduğumuz için, bu kez de benzer sıfatlar kullanılması herhalde şaşırtıcı olmayacaktır.Umarız bu sefer Beyaz Saray'daki görüşmenin sonuçları konusundaki analizler gerçeğe uygun ortak bir noktada buluşur.Tabii iki tarafın beklentilerinin önceden bilinmesi, bu değerlendirmenin sağlıklı şekilde yapılması için esastır. Gerçekçi olmayan yüksek beklentiler, alınan mütevazı sonuçlar karşısında, kolaylıkla düş kırıklığına dönüşebilir...* * *Bu bağlamda, Başbakan Erdoğan'ın Başkan Bush ile yapacağı görüşmenin, Türk - ABD ilişkilerinde son zamanlarda ortaya çıkan tüm sorunların bir çırpıda çözümlenmesini sağlamasını beklememek lazım. Başbakanın Washington'daki temasları temelde "hasar gören ilişkileri onarmayı" ve Türk tarafının "stratejik ortaklık" diye nitelendirdiği işbirliğine yeni bir ivme kazandırmayı amaçlıyor.Son haftalarda iki taraf da - bazı demeçlerle ve jestlerle - bu yönde siyasi irade gösterdiklerine göre, Beyaz Saray'da, en azından genel ilkeler ve hedefler üzerinde bir mutabakat ifade edilmesini rahatça bekleyebiliriz.Mesele, son dönemde yaşanan gerginliklerin ve soğukluğun geride bırakılması için duyulan güçlü arzuya rağmen, spesifik sorunlar üzerinde, iki tarafın nasıl hareket edeceğidir.* * *Son günlerde Türk - ABD ilişkileri konusunda izlemek fırsatını bulduğumuz temas ve toplantılardan anlıyoruz ki, iki taraf da beklentilerinin öncelik verdiği bazı spesifik konular üzerinde odaklamış durumdalar.Türkiye için başlıca konu, Kuzey Irak'taki PKK varlığı; beklentisi de, ABD'nin bunun bir şekilde ortadan kaldırılmasını sağlamasıdır.Bu mesele şimdiye kadar Ankara ile Washington arasında çok konuşuldu. ABD Türkiye'ye "size hak veriyoruz" deyip bu işi halledeceğini taahhüt etti; ancak Irak'taki şartlar nedeniyle hemen harekete geçemediğini anlatmaya çalıştı. Ankara ise "durumunuzu anlıyoruz" demekle beraber, ABD'den, eylem beklediğini defalarca tekrarladı.Eğer bu kez de Beyaz Saray'daki buluşmada, Bush ve Erdoğan benzer ifadeler kullanmanın ötesinde bir hareket planı üzerinde mutabık kalmazlarsa, bu doğrusu bir "sağırlar diyaloğu" halini almış olur!Buna karşılık ABD tarafının da Türkiye'den başlıca beklentisi, Irak, Suriye ve İran ile ilgili politikalarına Ankara'nın daha aktif destek vermesidir. Amerikalılar son dönemde Türk hükümetinin bu konularda "yalpalayan", zikzaklı tavırlarından duydukları rahatsızlığı açıkça ifade ettiler. Türk tarafı, örneğin Suriye ve İran'la yakınlaşmanın bu politikalara zarar vermeyeceğini (aksine yardımcı da olabileceğini) söylüyor; ama Washington'un buna tepkisi olumsuz. Amerikalılar bölgede "stratejik ortaklık" ruhuna uygun daha sıkı bir dayanışma ve işbirliği istiyor ve Erdoğan'dan bu doğrultuda daha kesin bir söz bekliyor...SONUÇ: Washington'daki diyaloğun gerçekten verimli olması, karşılıklı vaatlerin ve genel ifadelerin dışında, ilişkilere gölge düşüren sorunların çözümünde somut adımların atılmasına bağlı. skohen@milliyet.com.tr Yarın Washington'da gerçekleşecek olan Bush - Erdoğan görüşmesinin ardından, Türkiye'de çeşitli kaynaklardan gelecek farklı - ve çelişkili - sesleri şimdiden duyar gibiyim.