Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Politikacıların iktidara geldiklerinde muhalefette veya seçim kampanyasında söylediklerinden farklı hareket ettikleri çok görülmüştür. Ancak konuştuğumuz birçok analist, Sarkozy'nin bir çırpıda değişmesini beklememek gerektiği kanısındalar. Bunun başlıca nedeni, muhafazakâr liderin, Türkiye'nin Avrupa'da yeri olmadığı veya olmaması gerektiği konusundaki güçlü inancıdır. Sarko'yu böyle düşünmeye sevk eden faktörleri de dün belirtmiştik.Bununla beraber, Sarkozy'nin Türkiye'ye AB kapısını tamamen kapatmak -ve ona başka bir statü veya rol vermek- hevesinin karşısına, bazı engellerin çıkması olasılığı vardır.Fransız diplomasisi bu engelleri zamanında dikkate alır ve Elysee Sarayı'na gereken uyarıları yaparsa, Sarkozy'nin zamanla Türkiye'yi dışlamak sevdasından vazgeçmesi mümkündür. YENİ Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Türkiye'yi karşı tutumunu değiştirmesi şansı, daha açıkçası işbaşına geçtikten sonra Türkiye'nin AB üyeliğini engellemekten vazgeçmesi olasılığı var mı? Ama bunu şimdiden kimes garantileyemez. "Merkel örneği"ni Sarkozy için de emsal saymak da yanıltıcı olabilir. Unutmamalı ki Almanya Şansölyesi, Türkiye'ye AB'de özel bir statü verilmesi gerektiğini savundu ama, aynı zamanda, "ahde vefa", yani verilen söze sadık kalınması prensibine bağlılığını da vurguladı...Oysa Sarkozy'nin pozisyonu, seçim öncesinde ve seçim kampanyası sırasında söyledikleri noktadadır. Elysee Sarayı'ndaki koltuğuna oturduktan sonra, bu konudaki tutumunun ilk sınavı gelecek ay AB zirvesi sırasında görülecektir. Fransa o toplantıda Türkiye ile müzakerelerin askıya alınması yönünde bir girişimde bulunacak mı?Sarko'nun gönlünde böyle bir isteğin yattığı açık. Ancak Fransız politikasının bu konuda değişip değişmemesi, onun karşısına çıkacak "engeller"e bağlıdır.Başlıca engel de AB'den -gerek Komisyon'dan gerek diğer üye ülkelerden- gelecek olan tepkilerdir. Eğer bu tepkiler, Türkiye ile müzakere sürecine dokunulmaması istikametinde olacaksa, Sarkozy sesini fazla çıkarmayabilir veya ısrarlı davranmayabilir.Komisyon Başkanı Barroso ve genişlemeden sorumlu Rehn başta olmak üzere, AB'nin önde gelen yetkililerinin şimdiden aldığı tavır, bu olasılığı güçlendiriyor. Verdikleri mesaj net: Müzakerelere oybirliği ile karar verilmişti. Aksi bir karar için de oybirliği gerek. Kaldı ki AB Türkiye'ye verdiği sözü de tutmak durumundadır... İlk sınav haziranda Kısacası, Sarkozy'yi AB'de Türkiye'ye karşı girişimde bulunmaktan alıkoyacak en önemli faktör, AB'de çoğunluğun bunu engellemesi olacaktır.Bunun yanı sıra yeni cumhurbaşkanını frenleyecek başka faktörler de düşünülebilir. Sarko'nun ABD'ye yakın olması, Washington'un onu etkileyebileceği yorumlarına yol açıyor. Ama Sarkozy'nin kendisini "Amerikanofil" olarak suçlayanlara "Böyle olsaydım, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkmazdım" diye tepki göstermesi, bu faktöre de fazla güvenmemek gerektiğini hatırlatıyor. Ama gene de ABD'nin bu yönde Sarko'nun kulağına gereken sözleri fısıldaması yararlı olabilir.Bunun dışında Türkiye ile iş yapan Fransız şirketlerinin de Elysee üzerinde bir ölçüde etkili olabileceği düşünülebilir. Bu da tabii Türkiye'nin Fransa ile iş ilişkilerini bozmamasına bağlı.Özetle, "Sarkozy değişir mi?" sorusunun kısa vade için cevabı "şüpheli", daha uzun süre için yanıtı "belki" (veya "inşallah") olabilir! skohen@milliyet.com.tr 'İnşallah' diyelim!