Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu doğal bir gelişme. Şu sırada Türkiyenin gündeminde öncelikli ekonomik ve siyasal sorunların yanı sıra, ivedi dış politika konuları da var.Özellikle şu sırada üç sorun var ki, Türkiye kısa vadede karar vermek ve aynı zamanda daha uzun vadeli stratejiler belirlemek durumunda. Bunlar AB üyeliği, Kıbrıs ve Irak meseleleridir.Kasım seçimleri, bu üç konuda da belirli bir takvimin işlemeye başladığı bir sırada yapılıyor. "Zaman faktörü"nün baskısı giderek hissediliyor. Şimdiki iktidar ve genelde siyasi partiler seçim kampanyasının içinde, pozisyonlarını zaman kaybetmeden saptamak gibi zor bir durumla karşı karşıya...***BUNDAN önceki seçimlerde dış politika, partilerin programında ve kampanya sırasındaki konuşmalarda ikincil bir yer almıştır. Hatta partilerin bildirgesinde dış ilişkiler bölümünün birkaç cümle ile veya genel bazı ifadelerle geçiştirildiği çok görülmüştür.Bu kez böyle olmaması gerekiyor. İki bakımdan: Birincisi, yukarıda belirttiğimiz gibi, önümüzde net bir pozisyon alınmasını gerektiren meseleler duruyor. Bunlar mutat yuvarlak lafların yerine somut fikirlerin, hatta yeni önerilerin ve stratejilerin ortaya konmasını gerektiriyor. İkincisi ise, halk artık birtakım dış meseleleri - bu arada özellikle AB ile ilişkiler konusunu - çok yakından izliyor. Diğer bir deyişle seçmende bu alanda bir bilinçlenme var.Bu bakımdan partilerin seçim kampanyasına hazırlanırken, programlarında ve demeçlerinde dış konulara, hem daha geniş yer vermesi, hem de daha net stratejiler ortaya koyması beklenir.***BU seçimlerde esas kariyeri diplomasi olan bazı önemli isimler görmemiz mümkün olacak. Tabii, adaylıkları kesinleştiği takdirde...Bunlardan biri, Onur Öymen. Eski Dışişleri Müsteşarı Öymen, Brükselde NATO nezdinde büyükelçi olarak görevini tamamladıktan sonra Türkiyeye döndü ve bakanlıktan istifa ederek politikaya atılmaya karar verdi.Son olarak "Silahsız Savaş" adlı bir eser yazan Öymeni diplomasiden siyasete geçmeye sevk eden neden, dış konulardaki bilgi ve deneyimini politikaya taşımak yani hizmetini bu alanda sürdürmektir.Öymenin çok doğru bir tespiti var: Türkiye bir süreden beri ciddi bazı dış sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. Bunlar her şeyden önce siyasi karar ve irade isteyen konular. Bu hükümetlerin, iktidarda bulunan partilerin işidir. Hükümetin başındakiler bizzat inisiyatifi kullanır, dış temasları sürdürür. Oysa son dönemde, iş daha çok "kançelarya"lara bırakılmış, yani sorumluluğu daha büyükelçiler veya elçilikler üstlenmiştir. Örneğin Avrupa ile ilişkilerin hayati önem taşıdığı bir dönemde, Başbakanın Berlin, Paris, Londra gibi merkezlere "resmi" bir ziyareti olmamıştır!***UMARIZ şimdi siyasete atılmakta olan (veya partilerde olup adaylığını koyan) eski diplomatların bu tür uyarıları, yeni bir anlayış getirir.Bu arada dış politika alanında - ve özellikle AB ile ilişkilerde - önemli hizmetlerde bulunan iki siyasetçi, bu kez adaylığını koymuyor. Beş dönem milletvekili olan Bülent Akarcalı ile eski diplomat Mehmet Ali İrtemçelikin bu kez Mecliste olmaması, Türk siyasi yaşamı için gerçekten bir kayıp... skohen@milliyet.com.tr Bu seferki seçimlerde dış politika, bundan öncekilere oranla çok daha fazla tartışılacak gibi görünüyor.