Bush stratejik ilişkilerden ("relationship") söz ederken, Erdoğan stratejik "ortaklık" terimini kullandı.Ne fark eder diyeceksiniz.Doğru, ilk bakışta ikisi de aynı kapıya çıkar. Önemli olan "stratejik" sözcüğü üzerindeki vurgudur ki, bu özellikle Irak savaşından sonra Türk-ABD ilişkilerinde yaşanan kriz nedeniyle iki tarafın da diplomasi lügatinden silinmişti.İlişkileri onarmayı amaçlayan bir buluşmanın ardından ister "ilişki", ister "ortaklık" deyin, bir "stratejik" durumdan bahsedilmesi, önemli bir gelişme. Bu en azından ilişkilerin düzeltilmesi ve geliştirilmesi yönünde ortak bir iradenin mevcudiyetini gösteriyor.Ama, kullanılan "ilişki" ile "ortaklık" sözcükleri arasında, bir nüans var. Ortaklık, ilişkiden daha ileri bir işbirliği şeklidir. Nitekim ABD ile stratejik ortak sayılan ülkelerin sayısı da azdır (İngiltere, İsrail gibi). Bunlar genelde örtüşen çıkarları doğrultusunda aynı vizyonu paylaşıyorlar ve ortak politikalar izliyorlar.* * *TÜRKİYE ile ABD arasındaki ilişkilerin şimdi yeniden "stratejik" boyutlar alması mümkün mü?Eğer stratejik "ortaklık" gibi iddialı terimler kullanılmazsa ve bu işbirliğinin her alanı veya konuyu kapsayamayacağı önceden kabul edilirse, mümkün...Daha açık bir deyişle, Türkiye ile ABD'nin bölgesel veya küresel platformlarda birlikte hareket edebileceği alanlar olduğu kadar, farklı tavırlarını korumak isteyebileceği konular da vardır.Halen Ankara ile Washington'un (askeri işbirliği dışında) siyasal, güvenlik, ekonomik ve sosyal alanlarda, üzerinde hemfikir oldukları, birlikte çalıştıkları konuların sayısı az değil.Başbakan'ın da Washington'daki basın toplantısında belirttiği gibi Afganistan'daki işbirliği bunun bir örneğidir. Böyle bir işbirliği Balkanlar'da ve Kafkasya'da da mevcuttur. Yeni devreye giren Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, benzer bir ortak stratejinin ürünüdür. Türkiye'nin İsrail-Filistin barışı için çabaları, şimdi de Irak'ın yeniden yapılanması yönündeki katkıları, ABD ile bir stratejik yakınlaşma zemini oluşturuyor.* * *ANCAK Ankara'nın Bush yönetiminin politikalarına uymayan ve hatta ters düşen pozisyonları da var. Suriye meselesi bunun başında geliyor. Beyaz Saray'da bu konuda yapılan görüşmeler ve basına yansıyan beyanlar, Türk ve Amerikan tutumlarının çok farklı olduğunu gösteriyor. Diğer bir deyişle, iki ülke arasında bir stratejik "ortaklık" veya "ilişki" söz konusu ise, halen Suriye, bu işbirliğinin dışında kalan bir alandır.Şu anda bu bir engel sayılmayabilir. Ama ileride ABD Türkiye'nin de mutlaka yanında yer almasını isteyen bir pozisyon alırsa ne olur? Ankara nasıl hareket eder?Türk liderlerinin ABD'nin (Fransa dahil birçok ülkenin desteğini alarak) Suriye'yi izole etmeye uğraştığı bir sırada Şam'ı ziyaret etmesinin Washington'a nasıl yankılandığı malum.Türkiye stratejik ilişki veya ortaklıkta, "alakart" bir seçim yapabiliyorsa, ne âlâ. Ancak taraflar önemsedikleri konularda farklı, hatta birbirleriyle çelişen pozisyonlar alırlarsa, o zaman "stratejik" beraberlikten söz edilebilir mi?.. skohen@milliyet.com.tr STRATEJİK ilişki mi, stratejik ortaklık mı?.. Washington'da Başkan Bush ile Başbakan Erdoğan'ın Beyaz Saray'daki görüşmelerinin sonunda basına yaptıkları açıklama sırasında farklı bir dil kullanmaları, kafa karıştırdı.