Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hükümetin geçmişte devletçe el konulan azınlıklara ait gayrimenkullerin iadesine karar vermesinin bir “devrim” olarak tanımlanması, ilk bakışta abartılı görülebilir. “Vaktiyle yapılan bir hatanın şimdi düzeltilip ilgili cemaatlerin haklı taleplerinin yerine getirilmesi kadar normal ne olabilir” diye düşünülebilir...
Ama yıllar sonra, bugünkü iktidarın kanun hükmündeki bir kararname ile gaspedilen bir hakkı teslim etmesinin gerçekten büyük sembolik anlamı vardır.
Bu her şeyden önce bir anlayış ve zihniyet değişikliğini ortaya koymaktadır.
Kuşkusuz geçmişte hukuka aykırı olarak el konulan azınlık cemaatlerine ait taşınmazların iadesine karar verilmesi, adil bir davranıştır.
Ama bunun ötesinde bu karar, geçmişte azınlıklara karşı uygulanan ayırımcı, dışlayıcı ve baskıcı politikaların geride bırakılmakta olduğunun da bir göstergesidir.
Bu davranış, gayrimüslimlerin yabancı sayılması veya “ötekileştirilmesi” eğiliminin, en azından yönetim çevrelerinde, kabul görmediğinin de bir işaretidir.
Nihayet bu karar -sınırlı bir zümreyi ilgilendirse de- içeriye olduğu kadar dışarıya da önemli bir mesaj vermekte, Türkiye’nin demokrasi dünyasının değerlerini paylaşmaya ve onunla bütünleşmeye çalıştığını ortaya koymaktadır.
* * *
Ak Parti iktidarının azınlık cemaatlerinin sorunlarına yakın ilgi gösterdiği ve bu konuyu da demokratikleşme programı çerçevesinde değerlendirdiği bir gerçektir.
Ancak, son kararda dış etkenlerin de rol oynadığı açık.
Türkiye’nin azınlık cemaatlerinin gaspedilen gayrimenkulleri nedeniyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile son zamanlarda başı derde girmiştir. Bu konuda açılan davalar, Türkiye’nin mahkûmiyetiyle sonuçlanmaktadır. Ankara bundan son derece rahatsızdır.
Aynı mesele sık sık Avrupa Birliği’nde ve Avrupa Parlamentosu’nda şikâyet konusu olmakta, AB Komisyonu’nun İlerleme Raporlarında da eleştirilmektedir.
Keza ABD Kongresi’nde de bu konu zaman zaman gündeme gelmektedir. Son olarak ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nde Türkiye’de el konan kiliselerin ve Hıristiyan kurumların iadesini öngören bir karar sureti kabul edilmiştir. Konu ABD Dışişleri Bakanı’nın Türk yetkilileriyle görüşmelerinde de hep gündeme gelmektedir.
Yeni kararname bu eleştiri ve baskılara herhalde son verecektir. Nitekim dünkü “Financial Times” gazetesi, kararın AİHM’nin Türkiye’ye karşı yeni davalarının ve mahkûmiyetlerinin önünü keseceğini yazmıştır...
* * *
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki akşam 162 azınlık vakfı temsilcilerine hitaben yaptığı konuşmada, Türkiye’de inanç ve etnik farklılıklardan dolayı baskı yapıldığı dönemin geride kaldığını, artık hiçbir vatandaşın farklı muamele görmesine ve “ötekileştirilmesine” izin verilmeyeceğini vurgulaması yerine olmuştur.
Bundan böyle bu anlayışın yeni hazırlanacak anayasada olduğu kadar, günlük yaşamda, her kademedeki uygulamada yer alması son derece önemlidir.
Yeni kararname vesilesiyle verilen mesajlar umarız bu “devrim”in yaşama geçirilmesini hızlandırır...