Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Eylemin birinci özelliği, başarısızlığa uğraması veya daha doğrusu zamanında önlenebilmesidir. Gerçi, bu kez eylemcilerin "acemi" oldukları -örneğin iki yıl önce Londra'daki metro istasyonlarına girişilen eylemin aksine- bu işi beceremedikleri söyleniyor. Başarsalardı gerçekten büyük bir facia olurdu.İkinci özellik, Londra ve Glasgow'da saldırganların (gene 7 Temmuz 2005 olayından farklı olarak) İngiliz vatandaşı veya İngiltere'de yaşayan kimseler olmamasıdır. Bunlar Irak'tan, Ürdün'den, Hindistan'dan, hatta Avustralya'dan buralara "uzanan" bir başka "şebeke" mensupları. "El Kaide" ile bağlantıları olup olmadığı sorgulanıyor. Yakalanan 8 kişinin sağlık sektöründe çalışması (bir kısmının doktor olması) ilginç. "Can kurtaran" olacak yerde bu genç insanların "can almak" için harekete geçmeleri, İngiltere'ye karşı büyük bir düşmanlık ve nefret duyduklarını gösteriyor. Bunun nedeni de Irak savaşına bağlanıyor... İngiltere'deki son bombalı saldırı girişimleri, terörle mücadele konusunda kafa yoranlara, incelenmeye değer özellikler sunuyor. Olayın üçüncü -ve en önemli- özelliği İngiliz polisinin bu saldırı girişimini önceden öğrenip önleyebilmesidir. İki yıl önceki büyük saldırıdan sonra İngiltere'de güvenlik işi çok ciddiye alındı, modern teknolojiden de yararlanılarak etkin önlemler uygulamaya konuldu, örneğin belli başlı merkezler, caddeler sıkı gözetim altına alındı. İstihbarat servislerinin bu tür çalışmaları son zamanlarda büyük faciaları önledi (Transatlantik uçuşlarda olduğu gibi)...Dördüncü özellik, İngiliz halkının terör tehlikesinin bilincinde olması ve alınan tedbirleri anlayışla karşılamakla kalmayıp bizzat polisle işbirliği yapmasıdır. Örneğin Londra'da içi patlayıcı malzemeyle dolu otomobilin tespitinde, şüphe üzerine yapılan bir ihbarın büyük katkısı olmuştur.İngiltere'de teröre karşı mücadelede toplumsal dayanışmaya paralel olarak siyasette de bir beraberlik görülüyor. Bu da olayın beşinci özelliği... Nitekim daha çiçeği burnunda Başbakan Gordon Brown ve yeni İçişleri Bakanı Jacqui Smith Avam Kamarası'nda ilk bilgileri verince, muhalefet partileri iktidara tam destek verdiler. Hiçbir milletvekili, terörü politika malzemesi olarak kullanmaya yeltenmedi... Erken uyarı Teröristlerin neden ve hangi amaçla Londra ve Glasgow'da bombalı saldırılar planladıkları henüz tam açıklık kazanmadı, ancak bunun zamanlaması (Gordon Brown'un başbakanlığı devralmasının hemen sonrası) dikkat çekici. Brown, tam o günlerde, "21. Yüzyıl Demokrasisi" başlığını taşıyan siyasi reform paketini parlamentoya sunacağını ilan etmişti. Bu paket, hükümetin birçok yetkilerini (örneğin tek başına savaş ilan etmek, yargıç ve savcıları atamak gibi) parlamentoya devretmeyi, ayrıca istihbarat ve güvenlik servislerinin direkt parlamentonun denetimine girmesini öngörüyor.Son terör eylemine rağmen Brown bu reformlardan vazgeçmiyor. Diğer bir deyişle, terörle mücadele için alınacak önlemlerin, temel hak ve özgürlükleri ve demokrasinin işleyişini etkilememesine özen gösteriyor.İngiltere'nin sunduğu bu özellik için "Boston Globe" gazetesinin kullandığı şu ifade düşündürücüdür: "İngiltere'deki olay, terörizmin yasaların dışına çıkmadan ve özgürlükleri feda etmeden önlenebileceğini ve cezalandırılabileceğini gösteriyor... Terörle mücadele eden makamlar, olağanüstü yetkiler kullanmadan da teröristlerle baş edebilirler"... skohen@milliyet.com.tr Oyuna gelmiyor