WASHINGTON
Beyaz Saray'daki Ecevit - Clinton görüşmesi, derhal çarpıcı, somut sonuçlar yaratmamakla beraber, Türk - ABD ilişkilerinde olumlu yeni bir süreç başlatmış bulunuyor.Kıbrıs sorunundan ekonomik yardıma ve enerji projelerine kadar, "Oval Ofis"te ele alınan birçok konuda, sonuç alınıncaya kadar çeşitli düzeylerde temasların sürdürülmesine karar verildi.
Bu konular, iki ay sonra (18 - 19 Kasım'da) İstanbul'da yapılacak AGİT konferansı sırasında, Clinton ve Ecevit arasında yeniden görüşülecek.
Türk - ABD zirvesinin ikinci raundunda, Washington'da elde edilemeyen sonuçların sağlanması ümit ediliyor.Son günlerde özellikle Türk yetkililerinin Beyaz Saray'daki buluşmadan çok şey beklenmemesi yönündeki uyarıların haklılığı doğrulandı. Başta özellikle ekonomik alanda beklentilerin şişirilmesi ve doğru dürüst düşünülmeden bazı olası isteklerden (ABD garantili tahvil gibi) söz edilmesi, yanlıştı ve yanıltıcı idi. Bu hatadan ancak son iki - üç gün içinde dönüldü ve Beyaz Saray'daki görüşmenin de yeni bir sürecin başlangıcı sayılması gerektiği belirtildi.
Türk kamuoyu, her şeye rağmen, bu raunddan gözle görülür bazı sonuçların çıktığını görmek isterdi. Oysa şimdi umutlar, kasım ayındaki ikinci raunda kalıyor...* * *
YENİ süreçte bir sonuca götürülmeye çalışılacak başlıca konular ekonomik destek ve işbirliği ile ilgilidir. Yabancı Basın Merkezi'nde konuşan Dışişleri Bakan Yardımcısı (eski Ankara Büyükelçisi)
Marc Grossman'ın belirttiği gibi, tekstil kotalarından, askeri yardım çerçevesindeki FMS borçlarının (daha doğrusu faizlerinin) iptaline kadar, çeşitli konularda konuşmaları (açıkçası pazarlıklar) devam edecektir.
ABD'nin önde gelen Türkiye uzmanlarından, Washington Enstitüsü Türkiye Araştırma Programı Müdürü
Alan Makovsky'ye göre Beyaz Saray'daki zirvede harekete geçirilemeyen ekonomik yardım paketinin, kasım ayında İstanbul'daki toplantıda yaşama geçirilmesi umudu vardır.
Aynı şekilde, Washington'da hem zirvede, hem Türk ve ABD heyetleri arasındaki temaslarda ele alınan enerji projelerinde ilerleme kaydedilmesi umudu, yeni sürece bağlanmış görünüyor. Kuşkusuz Clinton'ın ve yönetiminin Bakü - Ceyhan projesine verdiği siyasal destek önemli, ama şimdi sıra finansman olanaklarını sağlayacak aktif destekte.
Yetkililer, yeni süreçte bu yönde önemli adımların atılacağını söylüyorlar.
Nihayet yeni gerçekleşen yatırım anlaşmasının hayata geçirilmesi de bu yeni aşamada (özellikle Türk tarafınca) gösterilecek gayrete ve beceriye bağlı...
* * *
KIBRIS sorunu da yeni sürece devredilmiş bulunuyor. Anlaşılan Beyaz Saray'daki görüşmelerde iki taraf bilinen pozisyonlarını ortaya koydu. ABD'nin tutumu, Denktaş - Klerides görüşmelerinin ön şartsız başlamasıdır. Tabii bunun Türk görüşüne ters düştüğünü Amerikalılar da gayet iyi biliyorlar. Ama ilginç olan ABD'nin dayatmacı bir tavır almaması ve görüşmelerin başlatılması yöntemi üzerinde başka görüşlere (mekik diplomasisi gibi) açık davranmasıdır. Belli ki, ABD önem verdiği Türkiye'yi rahatsız edecek ve hatta tepkisine yol açacak bir tavır almaktan çekiniyor.
Kuşkusuz Clinton, önümüzdeki yıl başkanlığı devretmeden, Kıbrıs sorununa çözüm getirmeye kararlı görünüyor. Ancak bu aşamada önemli olan müzakere sürecinin başlamasıdır. Bu bakımdan, G - 8'lerin ve BM Güvenlik Konseyi'nin "ön şartsız konferans" önerisinin daha esnek hale getirilmesinde sakınca görmeyebilir. Yani işe "dolaylı" (proximity) görüşmelerle başlama fikrini destekleyebilir. Türk tarafı bunu istiyor.
Eğer Kıbrıs konusunda kasım ayında görüşmeler başlarsa, bu hem İstanbul'daki AGİT zirvesi, hem de aralıkta Helsinki'deki AB zirvesi üzerinde olumlu bir etki yapar. Ve bütün bu gelişmeler, sonuçta, Türk - ABD ilişkilerindeki yeni sürecin - Washington'daki zirveden - daha verimli olmasını sağlamış olur...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr