Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Dışarıdan bakıldığında, daha doğrusu yabancı gözüyle, var.Peki, değişen ne? Veya değişiklik ne yönde?Henüz genel seçimler sırasında dışarıda yapılan değerlendirmelerin çoğu, bu seçimleri İslam ile laiklik arasındaki mücadele olarak ele alıyor, sonuçları da birincinin zaferi, ikincinin yenilgisi olarak gösteriyordu.Bu algılamanın yüzeysel ve abartılı olduğunu o zaman da yazmıştık. Nitekim daha sonra saygın araştırmacıların ve akademisyenlerin yaptığı ayrıntılı analizler, bu seçimlerde "din" konusunun ülke genelinde arka planda kaldığını, aslında ekonomik ve sosyal konuların çok daha belirleyici bir rol oynadığını ortaya koydu.Meclis seçimlerinden sonra cumhurbaşkanı seçimlerinde güçlü adayın Abdullah Gül'ün olması, gene aynı çevrelerin, bu seferki tercihi de İslam-laiklik mücadelesinin bir sonucu olarak değerlendirmelerine yol açtı. Batı'da (ve Doğu'da da) yapılan çoğu yorumlar, bu kez daha da abartılı boyutlar aldı, kimileri bunu Türkiye'de "laikliğin sonu", hatta "karşı devrim" olarak değerlendirdi. Peş peşe gerçekleşen Meclis ve cumhurbaşkanı seçimlerinin ardından, Türkiye'nin "imajı"nda gözle görülür bir değişiklik var mı? Gerçekte seçimlerin kaderini belirleyen esas sebep, din veya laiklik faktörü olmasa da, sonuç bu faktörü öne çıkarmış ve dolayısıyla adeta "yeni bir Türkiye imajı" sergilemiş bulunuyor.Bu imajın belki en gözle görülür ilk unsuru, Çankaya'ya gelen "First Lady"nin türbanlı olmasıdır. Aslında şu anda "yeni" olan tek "görüntü" de budur.Ancak dış basın Türkiye'nin yeni bir döneme girdiğini, artık İslamcı akımların güçlendiğini, buna karşılık laikliğin gerilediğini belirten yorumlar yayımlamaya devam ediyor.Tabii bu arada daha objektif ve sağlıklı değerlendirmeler yapan gazeteler ve yorumcular da var. Ama genel hava, Türkiye'nin özellikle laiklik bağlamında, kabuk değiştirdiğidir.Böyle bir imaj, Türkiye'nin dış ilişkilerini ve dünyadaki yerini ve etkinliğini nasıl etkiler?Halen Uluslararası Kriz Grubu (ICG) adlı kuruluşta Türkiye uzmanı olarak çalışan ve yıllarca Türkiye'de gazetecilik yapmış olan Hugh Pope'a göre, "Batıda Türkiye'deki seçimlerin sonuçlarını hâlâ yanlış okuyanlar var. Aslında Türkiye'de laiklik - İslam eksenindeki tartışmalar da, yabancıların böyle yanlış izlenimler edinmelerine yol açıyor. Avrupa'da İslam üzerindeki bazı önyargılar da, Türkiye'ye karşı her türlü bahane arayanlara yeni bir fırsat veriyor".Gerçekte Avrupa kamuoyu açısından, giderek laiklikten uzaklaşan, İslamcı bir rejime yönelen, zaman zaman askerin baskılarıyla demokrasisi yara alan bir Türkiye imajı, "daha itici" görülecektir. Ama bu daha çok Avrupa'daki kamuoyunun Türkiye'ye karşı ya önyargılı veya bilgisiz kesimleri için geçerlidir. Yanlış izlenimler Devletler arası ilişkilere -yani hükümetlerin politikalarına- gelince, iş değişiyor. Bu bağlamda, AKP'nin tekrar iktidara gelmesinin ve Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasının herhangi bir olumsuz etkisi olacağı düşünülmüyor. Tam aksine, Brüksel ve diğer AB başkentlerinden gelen sinyaller (ve resmi demeçler), AB ile müzakere sürecinin yeniden hızlandırılmasının söz konusu olduğunu, Avrupalıların da AKP iktidarına ve Gül'e bu konuda güvendiklerini gösteriyor. Çankaya'da "türban olayı" gibi "fiziki" bazı yeni görüntüler, açıkçası AB'li diplomatları fazla ilgilendirmiyor veya rahatsız da etmiyor. Bir diplomatın deyişiyle, "Türkiye-AB bağlarının geleceğini belirleyecek olan, bu tür görüntüler değil, Ankara'nın temel politikalarıdır". Daha açıkçası, AB yetkilileri, şimdilik Türkiye'de laikliğin yok edildiği ve ülkenin "İslamlılaştırıldığı" bu durum görmüyorlar.Bu, sezdiğimiz kadarıyla, ABD dahil, daha pek çok ülkeler için de geçerlidir. Özellikle Washington için önemli olan, Ankara'da işbaşında Batı ile uyum içinde çalışacak, ilişkilerde fazla sorun çıkarmayacak, ülkede demokrasi ve istikrarı sürdürecek bir yönetimin bulunmasıdır. Bu bakımdan ABD, seçimlerden sonra yeni hükümete ve Cumhurbaşkanına bir kredi açıyor...İslam dünyasına gelince çeşitli yayın organlarındaki yorumlardan da anlaşıldığı gibi, Türkiye'nin "yeni imajı" kendi açılarından da "hayırlı" bir gelişme sayılıyor... skohen@milliyet.com.tr Farklı bakışlar