Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


2000 yılının, insanları coşturan ve umutlandıran bir cazibesi vardı. Nitekim üç sıfırlı yılın göz kamaştırıcı kutlamaları ve coşkusu arasında, bol bol parlak dilekler ve beklentiler dile getirildi:
2000, savaşsız, çatışmasız; kazasız belasız bir yıl olacaktı. İnsanlar eskisine göre daha rahat ve mutlu yaşayabilecekti...
Milenyum heyecanı, öylesine güzel, ama abartılı umutlara - veya hayallere - yol açmıştı.
Gerçekte, 2000'de olup bitenlerin muhasebesi yapıldığında bunun aşağı yukarı, geçmiş dönemlerden pek farklı bir yıl olmadığını ortaya koyuyor.
Bir İngiliz yazarının belirttiği gibi, "olaylara yön veren, geleceğe ait umutlardan çok, geçmişin tamamlanmamış işleridir".
2000 yılı da bu "tamamlanmamış işler"in gölgesi altında başlamıştır ve şimdi aynen bu şekilde sona ermek üzeredir...
* * *
SÖZÜ edilen "tamamlanmış işler" daha çok, bir türlü çözülemeyen (ve bir kısmı oldukça eski yıllara dayanan) siyasi sorunlardır.
Ortadoğu, bu sorunların odak noktası.
2000 yılının başlarındaki gelişmeler, beklentiler yaratmıştı. Bir dizi temas ve hazırlıktan sonra gerçekleşen Camp David zirvesi, yarım yüzyıl sonra nihayet barışa iyice yaklaşıldığı izlenimini vermişti. Fakat ne yazık ki, umutlar yılın ikinci yarısında sönüverdi. Bu kez anlaşmazlık kendine özgü yeni bir savaş haline dönüştü. Bunca kanın dökülmesi ve bu arada Başkan Clinton'ın kişisel çabaları, bu gidişatı değiştiremedi. Yılın son günlerinde, bir ara açılır gibi görünen ufuklar, tekrar karardı...
2000 yılında, yakın geçmişin devrettiği daha birçok sürtüşmelerin önü kesilemedi. Kosova'dan Çeçenistan'a kadar dünyanın çeşitli bölgelerindeki çıbanbaşları zaman zaman patlamaya devam etti... Şiddet de hiç hızını kaybetmedi. İspanya'dan Endonezya'ya, Korsika'dan Sri Lanka'ya kadar terör eylemleri çok can aldı...
* * *
DÜNYA 2000 yılında sadece çatışmalara ve gerginliklere sahne olmadı tabii. Bu arada iyi gelişmeler de oldu.
Kuzey ve Güney Kore'
nin yarım yüzyıldan beri ilk kez barışma gayretini göstermesi, Pyongyan'da "iki düşman kardeş"in bir araya gelmesi, bu olaylar arasında.
Bazı ülkelerde lider değişikliği ile meydana gelen veya sonuçlanan rejim hareketleri de, yeni ufuklar açtı: Yugoslavya'da "halkın gücü" ile gerçekleşen değişim, Miloşeviç yönetimine son verdi ve Vojislav Koşnunitsa'nın önderliğinde demokratik ve barışçı bir dönemin başlamasını sağladı... İran'da seçimler reformcuların işbaşına geçmesine ve halkın değişim isteğinin ortaya çıkmasına yol açtı... Suriye'de Hafız Esad'ın vefatından sonra oğlu Beşşar'ın iktidara gelmesi, bu ülke ve bölge için yeni umutlar yarattı.
Yılın başlarında ve sonlarında iki büyük devletin - Rusya'nın ve ABD'nin - zirvesinde de değişiklikler oldu: Vladimir Putin ile George W. Bush'un politikaları bundan böyle dünyanın gidişatında önemli bir etken olacak...
* * *
OLAYLARA sadece siyaset yön vermiyor. Ekonomiden teknolojiye kadar daha birçok faktör 2000'de ağırlığını hissettirdi:
Dünya internet çağına daha çok girdi. Mali piyasalardaki hareketler (ve düşüşler) insanların yaşamını (çoğunu olumsuz) şekilde etkiledi. Havanın ısınmasından sellere kadar doğadaki gelişmeler, yeryüzünün ekolojik sorunlarını ön plana çıkardı...
Ve şimdi dünya 2001 yılına girmeye hazırlanıyor. Aynı dilekler ve beklentilerle... Ama belki "üç sıfırlı" yıldan daha az heyecanla ve daha gerçekçi umutlarla...