Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


DÜNYANIN çeşitli yerlerinde PKK yanlılarının sürdürdüğü gösteri ve saldırıların dikkati çeken iki yönü var: Biri bu eylemlerin organizasyonu, diğeri de, ev sahibi ülkelerin ve özellikle bazı Avrupalıların tutumu ile ilgil.
Çok ilginç: Salı sabahı Başbakan Ecevit, Öcalan'ın yakalanıp Türkiye'ye getirildiğini açıklarken, Avrupa'nın çeşitli kentlerinde, PKK yanlıları sokaklarda ve özellikle Yunan diplomatik misyonlarının önünde gösteriler düzenliyordu. Belli ki teşkilatın merkezinden bütün bu insanlara bir talimat gelmişti.
Olayın garip yönü ise, gösterilerde ve saldırılarda başlıca hedef olarak Yunan elçilik ve konsolosluklarının seçilmiş olmasıdır. Demek ki, "merkez"den Avrupa'daki yandaşlara verilen talimat, Yunanistan'ın PKK'ya "kazık attığı" bilgisine veya varsayımına dayanıyor. Böylece Yunanistan'ın "ihaneti"ne karşılık veriliyor. Bu da Atina'da malum siyasal krize yol açıyor...
PKK yanlıları daha sonra, aldıkları yeni talimatla, saldırılarını Berlin'deki İsrail Başkonsolosluğu'na yöneltiyor, ama bu kez İsrail güvenlik görevlilerinin ateşi ile karşılaşıyor. PKK'lılar şimdi İsrail'i, Apo olayında Türkiye ile işbirliği yaptığı varsayımı ile, hedef alıyor.
Bütün bu eylemler, PKK yanlılarının saldırganlığını, vandalizmini ortaya koyuyor. Kuşkusuz böyle şiddet eylemlerine alışık olmayan Avrupalılar (veya Kanadalılar, Avustralyalılar, vs.) PKK'nın Türkiye'de çoktan bilinen yüzü ile tanışıyorlar.
* * *
OLAYIN ikinci yönü, işte bu son husus ile ilgili. Avrupalılar birdenbire neye uğradıklarını anlamıyorlar. En deneyimli hükümetler dahi gafil avlandı. Örneğin Alman hükümeti. Salı günü gösteriler başladığında, Alman makamları işi hafife aldı. Neden sonra sıkı güvenlik önlemlerine başvurmak akıllarına geldi. Berlin'deki olay üzerine, Alman basını şimdi Schröder hükümetini sert biçimde eleştiriyor.
Bakalım bu olay, uluslararası camiayı, terör konusunda ne ölçüde uyaracak ve uyandıracak...
Berlin'deki saldırı üzerine İsrail Dışişleri Bakanı Ariel Şaron'un şu sözleri anlamlıdır: "Bu olay, terörizme karşı yerel ve küresel düzeyde mücadelenin gereğini ortaya koydu. Bu konuda taviz söz konusu olmamalı. Uluslararası işbirliği şart"...
Şimdi Avrupa'da, bir ucu kendilerine dokunduğu için, işin ciddiyetini kavrayanlar var. Özellikle halk arasında... Ama görüyoruz ki, gene bazı politikacılar, insan hakları ile ilgili kuruluşlar, PKK'nın siyasileştirilmesi çabalarını sürdürüyor. Bu kez Apo lehinde bir kampanya başlatmakla... Onun Türkiye'de emniyette olmadığını, işkenceye tabi tutulacağını, adil biçimde yargılanmayacağını iddia ederek... Hatta yargılamanın yabancı temsilcilerin gözü önünde yapılmasını istiyerek... Bunlar açıkça söyleniyor. Örneğin Avrupa Parlamentosu'ndan meşhur Pauline Green tarafından...
Diğer bir deyişle Öcalan'ın ve PKK'nın terörist yüzünü bir yana bırakıp, daha adam adaletin önüne çıkmadan, Türkiye'ye karşı yeni bir siyasal kampanya başlatanlar - yani "Apo kartı"nı başka bir şekilde oynamaya kalkışanlar - var!..
* * *
ONLARI adil ve dürüst davranışları ile - Başbakan Ecevit'in kullandığı deyimle - utandırmak, mahçup etmek, Türkiye'ye düşüyor...
PKK yanlılarının dışardaki eylemleri ve bazı ülkelerin ve kuruluşların tutumu Apo'nun yakalanması ile gerek terörün, gerekse PKK'nın siyasileşmesi akımının son bulmadığını, önümüzde oldukça zor yeni bir dönemin başlamakta olduğunu gösteriyor.
Apo'suz PKK dağılsa veya çökse bile, gözü dönmüş, radikal gruplar ortaya çıkacaktır. Başka ülkelerde de (İspanya'da, Kuzey İrlanda'da ve İsrail'de) terörist örgütlerin marjinal hale geldiği hallerde dahi, aşırı elemanların vahşi eylemlerini sürdürdükleri görülmüştür.
Türkiye Apo operasyonunda kaydettiği başarıyı sürdürmek için yeni dönemde gereken uyanıklığı, kararlılığı ve akılcılığı herhalde gösterecektir.




Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr