HÜKÜMETİN Irak'a asker gönderme konusunda kararını aceleye getirmek istememesi, doğru bir yaklaşım. Önce bütün ilgili kurumların ve birimlerin görüşlerinin alınması, yerinde (Irak'ta) ve ilgili (dış) merkezlerde gereken sondajların yapılması ve kararın kapsamlı bir değerlendirmeden sonra verilmesi, en salim yol...
Kaldı ki, ABD de çok acele bir karar için Ankara'yı sıkıştırmıyor. Washington Türkiye'nin böyle bir karar almasının zorluklarını biliyor. ABD yetkilileri Ankara'dan en geç eylül ayı içinde (yani iki ay zarfında) bir cevap beklediklerini söylüyorlar.
Türkiye'deki bir Amerikalı diplomatın deyişi ile, Ankara "kararını ve kararlılığını" bir şekilde mutlaka bildirmeli. Yanıt "evet" de olsa, "hayır" da olsa, ABD yönetimi Türkiye'nin bu konuda niyetini net olarak bilmek durumunda.
***
AMERİKALILARIN şimdi böyle konuşmalarının nedeni, geçen mart ayında Meclis'in malum tezkereyi reddetmesinin şokunu bir kez daha yaşamak istememeleridir.
O günlerde görüştüğümüz Marc Grossman şöyle demişti: "Keşke baştan hayır deseydiniz. O takdirde işler bozulmayacak ve bu tepkiler olmayacaktı. Ama başta evet dedikten sonra hayır demekle, Türkiye ABD nezdindeki güvenirliğini sarstı"...
Bu husus şimdiki süreçte dikkate alınması gereken önemli bir deneyim.
Evet, kararı aceleye getirmeye gerek yok belki. Ama hükümet bu kararı aldıktan sonra onun arkasında durmasını bilmeli, bunun şu veya bu kurumun değil, "Türkiye'nin kesin kararı" olduğunu göstermelidir...
***
SON günlerde görüştüğümüz ABD'li diplomatların ve analistlerin söyledikleri, Washington'un "ille evet deyin" şeklinde bir dayatmada bulunmayacağı izlenimini veriyor. Kuşkusuz, ABD yönetimi (ve özellikle Pentagon) Türk askerinin Irak'ta "istikrar gücü"nde görev almasını istiyor. Ama bu istek "Türkiye'ye çok ihtiyacımız var, bu iş Türkiye'siz olmaz" noktasına dayanmıyor.
Türkiye'yi iyi bilen bir diplomat Ankara'nın "evet" demesinin kendisine şu avantajları sağlayacağını düşünüyor: (1) Türk - ABD işbirliği ivme kazanacak. Türkiye Irak'ta askeri, siyasi, ekonomik alanlarda ABD'nin yakın partneri olacak ve bunun yararını görecek. (2) Türkiye'nin Irak'ta üstleneceği görev, aslında Irak halkının güvenliği ve refahı için olacak. Dolayısı ile bu, Irak halkının Türkiye'ye daha yakınlaşmasını sağlayacak. (3) Türkiye'nin PKK ile ilgili endişeleri ortadan kalkacak. ABD Kuzey Irak'ta PKK'nın silinmesine angaje oldu. Bunu gerekirse PKK'lılara karşı kuvvete başvurarak yapacak. (4) Türkiye bölgesel bir güç rolünü oynayacak, gelişmeleri kontrol edebilecek ve yönlendirebilecek...
***
PEKİ, Türkiye "hayır" derse ne olur?
Amerikalılar "bu da demokratik bir ülke olarak Türkiye'nin hakkı" diyorlar; ama şunu da eklemekten çekinmiyorlar: "O takdirde tabii ki Washington'da Türkiye'nin böyle kritik zamanlarda bir müttefik olarak davranışı not edilecek ve ona göre değerlendirilecek"... Yani açıkçası Türkiye yukarıda sayılan avantajlardan yoksun kalacak...
Ama öyle anlaşılıyor ki, ABD için en önemlisi, Türk hükümetinin kesin tavrını belirleyerek, yanıtını bağlayıcı biçimde ya "evet" ya "hayır" olarak bildirmesidir.