Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu gelişmeler Türkiye'den uzak bir bölgede meydana geldiği için, kendi yoğun gündemimiz arasında dikkatimizi pek çekmeyebilir. Ama "ufalan" (veya küreselleşen) dünyamızda coğrafi mesafe, uzaklık-yakınlık, artık o kadar önemli değil. Yerkürenin ta öbür ucunda olup bitenler çoğu zaman hepimizi etkiliyor. KUZEY Kore'nin ilk atom bombası denemesini yapması (ikinci bir deneme hazırlığı içinde de olması) dünyayı ayağa kaldırdı. Özellikle Güney Kore ve Japonya gibi yakın komşular, Çin ve Rusya gibi bölgesel güçler telaş içindeler... Süper güç ABD aktif olarak devrede... Birleşmiş Milletler bu kez hızla harekete geçti ve Güvenlik Konseyi'nin veto hakkına sahip beş daimi üyesi de Kuzey Kore'ye karşı abluka dahil, birtakım yaptırımlar üzerinde mutabık kaldı... Kim Jong-il yönetimi ise BM'nin bu kararını bir "savaş ilanı" olarak nitelendirdi ve buna "gereken karşılığı" vereceğini öne sürdü... Peki, Kuzey Kore'nin "nükleer ülke" durumuna gelmesi ve bunun uluslararası tepkilere yol açması, bizi nasıl etkiler? En az üç bakımdan... Birincisi, bu olay dünyadaki siyasal dengeleri etkilemeye, yeni ittifaklara veya cepheleşmelere yol açmaya namzet. İkincisi, K. Kore "deneyimi" İran başta olmak üzere, başka ülkeleri de nükleer silah sahibi olmak konusunda cesaretlendirir. Üçüncüsü, özellikle olayların bir krize dönüşmesi halinde bunun ekonomik sonuçları dalga dalga her tarafa yayılabilir.Kuzey Kore'nin nükleer macerası, ilk etapta geniş bir uluslararası mutabakata yol açtı. Güvenlik Konseyi'ndeki konsensüs bunun bir örneği. İlke olarak Çin ve Rusya da K. Kore'ye karşı bazı caydırıcı önlemler -ve yaptırımlar- uygulanmasına razı oldular.Ancak Pyongyang'a karşı uygulanacak zecri önlemlerin sınırı üzerinde gene de bazı görüş ayrılıkları çıkabilir. Örneğin Çin şimdilik ABD ve diğer ülkelerle aynı safta görünmekle beraber, K. Kore'nin bir nevi "hamisi" olarak yaptırımlarda fazla ileri gidilmemesinden yana. Bazı gözlemciler, Çin'in kendi çıkarlarını göz önünde tutarak, farklı bir yaklaşım içinde olacağını, sonuçta da Beijing ile Washington arasında ciddi anlaşmazlıkların çıkabileceğini tahmin ediyorlar. Bu da tabii bölgede olduğu kadar, dünyada yeni gerginliklerin çıkması demektir... Bizi nasıl etkiler? K. Kore'nin nükleer denemesi karşısında olumlu tek sesin Tahran'dan gelmesi sürpriz değil. İran kendisini Pyongyang ile aynı safta görüyor. Hatta Kim Jong-il'in dünyaya meydan okuması, Ahmedinecad'ı daha da cesaretlendiriyor.Aslında İran'ın olası yaptırımlar karşısındaki durumu, K. Kore'ninkinden daha iyi. K. Kore fakir, açlık çeken, mahrumiyet içinde yaşayan bir ülke. İran öyle değil. Üstelik petrol zengini. Kaldı ki, şimdiye kadar genelde abluka veya boykotların -ekonomileri iyi de olsa, kötü de olsa- ülkeleri kendi yollarından alıkoymadığını gösteriyor. Hele bu ülkelerin başında diktatörler bulunuyorsa...Kabul etmeli ki, uluslararası topluluğun atom bombasına sahip olma yolundaki ülkeleri bundan vazgeçirme yeteneği ve imkânları oldukça sınırlıdır. Kuvvete başvurmak, bu ülkelerin nükleer silaha sahip olmaları kadar tehlikelidir. Geriye diplomatik yoldan "ikna ve uzlaşma" seçeneği kalıyor. Ama bu pek de yürümüyor. Ne İran, ne de K. Kore karşısında...Dolayısıyla tehlike devam ediyor, hatta büyüyor. Bunun yakın veya uzak bir bölgede olması da pek fark etmiyor. skohen@milliyet.com.tr Ne yapabiliriz?