Bugün burada bu türden üç olayı kısaca ele alacağız.* * *ÖNCE İspanyadan başlayalım.Bilindiği gibi geniş bir özerkliğe sahip olan Bask bölgesinde, sayıları çok az da olsa, ayrılıkçı unsurların kampanyaları devam ediyor. Gerçi ETA terör eylemlerine son vermiş durumda, ama "bağımsız Bask" için şiddete başvuran militanlar silinmiş değil. Bir de, mevcut demokratik yapı içinde, aynı hedefe yönelik faaliyetlerini siyasal alanda yürütmeye çalışanlar var. İşte, Batasuna adlı örgüt bunların başında geliyor.İspanyol yetkililerin ETAnın bir uzantısı olarak gördüğü Batasuna, Basktaki yerel yönetimde (Mecliste ve belediyelerde) temsil ediliyor. Son seçimlerde bu grup oyların yüzde 10unu aldı.Ancak Batasunanın son zamanlarda teröre destek verdiğine dair birtakım bilgiler, belgeler elde edilince, resmi makamlar harekete geçti. Önümüzdeki pazartesi, parlamento bu partinin kapatılmasını öngören bir önergeyi görüşecek. Gerekçe, iki ay önce geçirilen bir yasaya dayandırılıyor. Buna göre şiddeti destekleyen veya meşru sayan parti, kapatılır.Hükümetin ve birçok partinin görüşü, Batasunanın bu durumda olduğu yönünde. Buna karşı çıkanlar (özellikle bazı hukukçular) var. Tartışma devam ediyor. Ama parlamento büyük olasılıkla yasaklama kararını onaylayacak...Buna uluslararası camianın ve özellikle ABnin nasıl bir tepki göstereceğini izlemek hayli ilginç olacak...* * *DEMOKRASİNİN beşiği sayılan Fransa da bugünlerde hararetli bir tartışmaya sahne oluyor.Yeni hükümet, hazırladığı bir tasarı ile, mevcut seçim sisteminde bazı değişiklikler getirmeyi planlıyor. Buna göre, parlamento seçimlerinde ikinci turda sadece en çok oy alan iki aday yarışacak. Bölgesel seçimlerde, ilk turda oyların ancak yüzde 25ini alanlar ikinci tura kalabilecek; ikinci turda da baraj yüzde 5ten yüzde 7 veya 12ye kadar yükseltilecek...Amaç, uçtaki partilerin etkisiz hale getirilmesidir. Bu tasarının mimarı olan İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy bu sistem değişikliğinin "çoğunluğa güç kazandıracağını ve istikrarı sağlayacağını" söylüyor. Muhalefet ise bu girişimi "temsili demokrasiye indirilen bir darbe" olarak nitelendiriyor, bu sistemin küçük partileri sileceğini öne sürüyor.Ama Fransız kamuoyunda, özellikle son yaşanan "Le Pen deneyimi"nden sonra, ileride böyle tehlikelerin tekrarlanmaması için gereken yasal önlemlerin alınması lehindeki eğilim ağır basıyor...* * *GELELİM üçüncü olaya.Pakistanda önceki gün Cumhurbaşkanı General Müşerref, üniforması ile basının karşısına çıktı ve Anayasada 29 değişiklik yaptığını ilan etti.Bu çerçevede Pervez Müşerref parlamentoyu feshetmek, yüksek mahkeme yargıçlarını atamak gibi yetkilere sahip olacak. Bu arada Pakistan lideri 4ü asker olmak üzere 12 üyeli bir Milli Güvenlik Kurulu kurmayı da kararlaştırdı. Kendi deyişi ile bu kurul, "ülkenin siyasal yapısının askeri kanadını oluşturacak". Bu da, "askeri darbeleri önleyecek". Çünkü, gene onun ifadesi ile, "askeri dışarıda tutmak için, en iyisi onu (böyle bir kurulun) içine almaktır"...Bir ara Ankarada yaşamış olan ve Türkiyeyi yakından tanıyan Müşerrefin bu adımı atarken, "Türk modeli"nden esinlendiği kuşkusuz... skohen@milliyet.com.tr Türkiyede bütün dikkatler iç siyasal gelişmeler üzerinde odaklanmışken, etrafımızda ve dünyada önemli olaylar meydana geliyor. Bunların bir kısmı örneğin Kuzey Irakta olup bitenler, bizi direkt olarak ilgilendiriyor. Ama diğer ülkelerde öyle olaylar cereyan ediyor ki, bunların dolaylı olarak da olsa, Türkiye ile ilintisini görmemek olanaksız.