Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İki ülke arasındaki ilişkileri direkt ilgilendiren sorunlarda dahi (örneğin Türk tarafının önemsediği Kuzey Irak'taki PKK faaliyeti ve Kıbrıs meselesi gibi) nispeten ortak bir anlayış ve ileriye yönelik bazı adımlar üzerinde bir prensip mutabakatı sağlanabildi. Ama buna mukabil, Suriye meselesinde, Ankara ile Washington'un resmi tavırlarındaki derin uçurum Oval Ofis'teki görüşmede açıkça ortaya çıktı.Bush-Erdoğan görüşmesi öncesi yaptığımız analizde, özellikle Suriye üzerindeki konuşmaların bir "sağırlar diyaloğu" halini alabileceğini belirtmiştik. Sonuçta öyle olduğu anlaşılıyor. İki taraf bilinen pozisyonlarını tekrarladı, o kadar...* * *BUSH yönetiminin Suriye politikası malum. Washington, Başar Esad'ın yoğun baskı altında tutulmasını ve kendisinin rejimiyle birlikte alaşağı edilmesini istiyor. Başkan Bush, Suriye'ye de "demokrasi ve özgürlüğün gelmesi gerektiğini" savunuyor. Ancak esas rahatsızlığının Başkan Esad'ın özellikle Irak'a sızan "terör gruplarını" desteklemesinden kaynaklandığını da gizlemiyor.ABD daha önce Suriye'ye karşı baskılarını başka bir gerekçeyle yöneltiyordu. Washington, Suriye'nin askerlerini Lübnan'dan geri çekmesini, uluslararası camiayı da yanına alarak, sağlayabildi. Şimdi ABD Suriye'nin Lübnan'da gene gizlice bazı oyunlar çevirmekte olduğunu, Lübnanlı politikacı ve gazetecileri hedef alan suikastların da arkasında bulunduğunu iddia ediyor.Hasılı Suriye hâlâ ABD'nin kara listesinde yer alıyor. Washington'un istediği ve beklediği şey de açıkçası Şam'daki rejimin gitmesidir. Sırf ona diktatörlük olarak baktığı ve demokrasinin kurulmasını arzu ettiği için mi? Hayır. Esad yönetiminin izlediği politikaları (özellikle Irak ve Lübnan konusunda) kendi stratejik çıkarları açısından bir tehdit olarak algıladığı için...* * *ANKARA'nın görüşü ise farklı. Erdoğan hükümeti son dönemde Suriye ile yakınlaşma politikasına büyük önem verdi. ABD'nin uluslararası camia ile birlikte Şam'ı izole etmek için harekete geçtiği zaman dahi, Suriye ile temaslarını yoğunlaştırmayı sürdürdü.Başbakan Beyaz Saray'daki görüşmesinde bu politikayı savunurken, bunun bölge barışı ve istikrarı için taşıdığı değeri vurguladı. Hatta Esad yönetiminin reform ve demokrasi çizgisine getirilmesi için onu "itmek yerine çekmek" gerektiğini belirtti.ABD tarafının bu argümandan pek etkilenmediği anlaşılıyor. Washington Şam'ın yola gelmesi için yaptırım yöntemlerinin uygulanmasının şart olduğuna inanıyor. Nitekim Washington'da diplomatik ve ekonomik baskıların yanı sıra, Irak'a sızmalara karşılık sınırda bazı "sıcak takip operasyonları"nın tasarlandığı, son günlerde ABD basınında da açıkça yer alıyor.* * *ŞAM'da Baas Partisi kongresinin bu sırada yapılması ilginç bir rastlantı.42 yıldır iktidarda bulunan Baas, bu kongreden sonra fazla değişmiş sayılmaz. Bazı yaşlı yöneticilerin yerini gençler aldı, bazı ekonomik ve siyasal reform tavsiyeleri benimsendi, o kadar... 39 yaşındaki Başar ise bu kongreden daha güçlenmiş olarak çıktı. Bu ona "demokrasi açılımı" için köklü reformlara girişmek cesaretini verecek mi? Bunu yaparken, dünyaya ve ABD'ye de açılmak ve böylece yalnızlığı yenmek için de inisiyatifini kullanabilecek mi? Bunun sonuçlarını görmek için de beklemek gerekecek... skohen@milliyet.com.tr BEYAZ Saray'daki görüşmede, Başbakan Erdoğan ile Başkan Bush arasında en belirgin anlaşmazlığın Suriye üzerinde çıktığı anlaşılıyor.