Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Önümüzdeki haftalarda ve aylarda, özellikle Ortadoğu ve Orta Asya coğrafyasında, eski dengelerin yerine, önemli bazı yeni şekillenmeler göreceğiz. Bu, dünya politikasında bir dönüm noktası oluşturan 11 Eylül olayının kaçınılmaz bir sonucu.
ABD terörizme karşı ilan ettiği savaşta mümkün olduğu kadar çok ülkeyi kendi yanına çekmek çabasında. Yani Amerikan diplomasisinin amacı, Körfez Savaşı'ndakinden daha geniş bir "koalisyon" oluşturmaktır. Washington'un bu "müttefik" arayışı, uluslararası platformda yeni gruplaşmalara yol açmaya başladı bile.
Bu aşamada eskiden ABD'ye veya Batı'ya karşı olan ülkelerin dahi şimdi aynı safta yer alması ilginç. Ancak adeta bir deprem sonrasında olduğu gibi, sarsılan tabakalar henüz tam yerine oturmuş değil. Hele ABD'nin beklenen askeri operasyonundan sonra, dengeler yeniden değişebilir. Özellikle Orta Asya'daki ve Yakındoğu'daki kaypak zemin her türlü sürprize müsait...
* * *
ABD'nin müttefik arayışı, Bush yönetimini geleneksel Ortadoğu politikasında bazı köklü değişiklikler yapmaya itebilir.
Clinton'dan sonra Bush, İsrail - Filistin anlaşmazlığından uzak kalmayı yeğlemişti. 11 Eylül'den önce, Bush yönetiminin BM'de Filistin devletinin kurulması lehinde bir beyanda bulunmaya hazırlandığı, fakat olaylar üzerine Genel Kurul toplantısının iptal edilmesinden ötürü, bunu gerçekleştiremediği anlaşılıyor.
Ancak ABD'nin - ve Başbakan Blair'in ağzından İngiltere'nin - Filistin devletinin resmen ilanı lehinde bir tavır aldığı artık apaçık. Şimdi mesele şu: Washington bu açıklamayı şimdi mi yapsın, yoksa ileride mi? Birçok diplomat, zamanın şimdi olduğu, böylece tüm Arap dünyasının ABD'ye terörizmle mücadelede daha aktif destek vereceği kanısında. Zaten Arafat ve diğer Arap liderleri de bu beklentilerini açıkça ifade ediyorlar.
Bu önemli gelişmenin anlamı şudur: ABD, Arap desteğini sağlamak için, Ortadoğu politikasını değiştirmenin eşiğinde. Bu, İsrail'i kendi haline terk edecek demek değil. Ama İsrail artık sıkışacak ve hoşlanamayacağı durumlarla da karşılaşacak.
* * *
ABD'nin 11 Eylül sonrasında Asya politikasında da önemli değişiklikler ve dolayısı ile buradaki dengelerde de yeni hareketler görülüyor.
* Washington Pakistan'a karşı (nükleer silah denediği ve askeri yönetim altına girdiği için) mesafeli, hatta soğuk davranıyordu. Şimdi Pakistan, Bin Ladin - Taliban karşıtı kampanyada, kilit ülke konumunda. ABD (bu kez Hindistan'ı rahatsız etme pahasına) Pakistan'la sıkı ilişkiler kuruyor. Ancak ABD, General Müşerref yönetiminin, içerideki Taliban yanlılarının baskılarına rağmen, ayakta kalıp kalamayacağı konusunda kaygılı. Bugün ABD'nin safında yer alan Pakistan'ın ileride, ellerinde nükleer silahlar bulunduracak "düşman bir yönetim" altına girmesi, çok tehlikeli olur...
* Orta Asya'da Taliban'dan ve genelde köktendincilikten çekinen ülkeler, (başta Özbekistan olmak üzere) şimdiden ABD'nin safında yer alıyorlar. Olaylar bu yeni gruplaşmayı pekiştirebilir...
* Afganistan'a gelince, şimdiden "Taliban sonrası dönem"in hesapları yapılıyor. Kuzey İttifakı'na dahil gruplar arasındaki birliğin pek sağlam olmaması kaygı yaratıyor. Yeni dönemde, ABD ve Batı, Afganistan'ı istikrara kavuşturmak ve yeni siyasi coğrafyada kendi safında tutmak için epey zorlanacak...