Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TARTIŞMALAR içte ve dışta hararetle devam ediyor: Türk dış politikası eksen mi değiştiriyor? Türkiye Batı’dan uzaklaşıp Ortadoğu’ya mı yaklaşıyor?
Batı basınında son günlerde çıkan yazılara bakılırsa, ABD’de ve Avrupa’da -resmen beyan edilmese de- böyle bir izlenim ve endişe var.
Aslında bu kuşkular bir süreden beri Türkiye’yi yakından izleyen çevrelerde dile getiriliyordu. Ankara’nın İran nükleer krizi ve Gürcistan-Rus çatışması sırasında sergilediği bazı davranışlar, bu çevrelerde epey rahatsızlık yaratmıştı.
Son olarak Gazze’deki olaylar üzerine Türk hükümetinin aldığı tavır, bu konudaki şüphe ve endişeleri daha da artırdı.
Bu kuşku ve rahatsızlık -İsrail’in yanı sıra- bazı Ortadoğu ülkelerinde de, örneğin Mahmud Abbas yanlısı Filistin çevrelerinde ve Mısır’da da hissedildi.
Buna karşılık Ankara’nın Gazze olayları nedeniyle Hamas’a ve Suriye’ye daha fazla yakınlaşması, genelde Arap kamuoyunda ve radikal diye tanımlanan Arap ülkelerinde, Türk politikasında önemli bir değişiklik olarak, memnunlukla karşılandı...

“Bir” yerine “çok”...
SON olarak Gazze krizi dahil, bir süredir Türkiye’nin çeşitli bölgesel sorunlar karşısında aldığı tavır, gerçekten köklü bir dış politika değişikliğinin belirtileri mi?
Türk dış politikasının mimarlarından sayılan Başbakanlık Başdanışmanı Prof. Ahmet Davutoğlu ile geçen hafta iki ayrı vesileyle yaptığımız görüşmeler, bu konunun netlik kazanmasını sağladı. Özellikle geçen cuma akşamı, TRT’nin “Enine Boyuna” programında, Prof. Davutoğlu’nun sorularımıza cevaben yaptığı açıklamaların ışığında, şu tespitleri yapmamız mümkün:
* Türkiye’nin dış politikada sadece bir değil, birçok “öncelikleri” var. Türkiye jeostratejik konumu dolayısıyla bu öncelikleri, dünyada olduğu kadar kendi bölgesinde meydana gelen olaylara ve şartlara göre değerlendirmek zorunda...
* Türkiye, Soğuk Savaş ve hemen sonraki yıllarda, Batı eksenine bağlı politikalar izlemiştir. Bugün de Türkiye Batı ittifakının içinde bulunan, Avrupa ile bütünleşmeye çalışan bir ülke. Ancak dünyada ve bölgemizde meydana gelen gelişmeler ve denge değişiklikleri Türk dış politikasında bazı ayarlamalar yapılmasını gerektiriyor. Her olayda Türkiye’nin tek bir eksene bağlı kalması beklenmemeli.
* Türkiye, bölgesinde sadece aktif değil, aynı zamanda olumsuz gelişmeleri önlemeye yönelik pro-aktif bir politika izlemeyi amaçlıyor. Bu bağlamda, birçok arabuluculuk veya kolaylaştırıcılık misyonlarını üstleniyor. Bu onun bir bölgesel güç olarak ortaya çıkmasına yol açıyor...

Önemli değişiklik
BU tespitlerden çıkardığımız sonuç şu: Bugünkü hükümetin belirlediği dış politika, geçmiş yıllarda daha çok Batı eksenli veya odaklı politikadan farklı. Buna ister “çok boyutlu”, ister “çok eksenli” ya da “çok öncelikli” deyin, bu politika fiilen eski geleneksel çizgiden ayrılıyor.
Bu aşamada, Batı ile sıkı bağların ve bu arada “Avrupa vizyonu”nun terk edilmesi söz konusu olmasa da, Batı’yla her alanda beraberlik veya Batı’yla ortak aidiyet duygusu, artık eskisi kadar belirleyici bir faktör sayılmıyor.
Böylece Ankara kendi manevra kabiliyetini genişletmek ve ortaya çıkan sorunlar karşısında daha bağımsız hareket etmek niyetindedir. Bu amaçla da şimdi kendi girişimlerini geliştirmekte, çeşitli roller üstlenmektedir.
Genel hatlarıyla Türk dış politikasında halen yaşanmakta olan değişiklik bu. Peki bunun kazançları ve riskleri ne olabilir? Yarın devam edeceğiz.