Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Irak'ın, şimdiki karışık -ve kanlı- "geçici" sürecinden sonra, nasıl bir siyasal düzene kavuşacağını, önümüzdeki haftalarda daha iyi anlayacağız. Yeni anayasayı hazırlamakla görevli 71 üyeli komisyonun işini 15 Ağustos'a kadar tamamlaması gerekiyor; ama çeşitli gruplar arasındaki anlaşmazlıklar nedeni ile bunun daha ileri bir tarihe kadar uzaması da söz konusu...Bununla beraber, yeni anayasanın içeriği ile ilgili bazı temel öğeler şimdiden belli. Tersinden okursak, bu anayasa "üniter" ve "laik" devlet sistemini öngörmeyecek. Karşıt görüşlü gruplar arasında bir uzlaşmaya varılacaksa, bu bir şekilde "federalizm" ve "şeriat" anlayışına dayanacak.* * *Anayasa çalışmaları, bu iki temel konuda Irak ulusunun çeşitli etnik ve dinsel kesimlerinin farklı görüşlere -ve emellere- sahip olduğunu gösterdi.Kürtler gevşek bir federalizm istiyor. Bu onların Kuzey Irak'ta oluşturdukları "de facto" devlet yapısını sürdürmelerini sağlayacak. Irak'ta Sünni Araplar ve Türkmenler, Kürtlerin anladığı tarzda bir federalizme karşı. Onlar daha "merkeziyetçi" ve "eşitçi" bir sistemden yana. Şii çoğunluk ise, prensip olarak federal sistemi benimsiyor. Şiilerin bir kısmı, güney bölgesindeki egemen durumlarını düşünerek, federalizme sıcak bakıyor.* * *Irak'ın yeni bir "İslami karakter"e sahip kavuşması konusu, aslında Şii liderlerin talebi ile gündeme geldi. Nitekim komisyonda da çoğunlukta olan Şiiler, anayasanın ve hukuk sisteminin "temel kaynağının" İslam olması ilkesi üzerinde ısrar ediyorlar. Buna baştan en çok karşı çıkanlar Kürtler oldu. Ancak onlar da şimdi dini saf dışı etmeyen, ama koyu bir şeriat anlayışı da getirmeyen bir formüle yatkın görünüyorlar. Sünniler ise, Şiilerin dini liderlerinin hâkimiyet kurmalarından kaygı duyuyorlar, ama bir şekilde Irak'ın İslami bir cumhuriyet sayılmasını da destekliyorlar. (Tabii ki Sünniler, Şiiler, Araplar, Kürtler ve Türkmenler içinde de farklı düşünenler var)...* * *Türkiye'nin Irak'ın yeniden yapılanması sürecindeki bu yeni trend'leri ve gerçekleri dikkate alması gerekiyor.Ankara prensipte artık Irak'ın federal bir sisteme sahip olmasına karşı koymuyor. Türkiye için önemli sayılan husus, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması, yani ülkenin bölünmemesidir -veya daha açık bir deyişle, Kuzey Irak'ta "fiilen" oluşan "Kürdistan"ın bağımsızlığını ilan etmemesi ve Irak'ın bütünlüğü içinde kalmasıdır. Zaten Irak'ta çeşitli kesimlerin kabulleneceği ve anayasasında kaydedeceği bir "federasyon" sistemine Türkiye'nin karşı çıkması, doğru olmaz, hatta ters teper...Şimdi Türkiye'nin yapması gereken şey, Bağdat'taki yöneticilerle ve Irak ulusunun çeşitli kesimlerinin ileri gelenler ile sıkı temas kurarak, komşu ülkenin toprak bütünlüğünü bozacak, aşırılığa götürecek ve iç sürtüşmeleri azdıracak bir ortamın oluşmasını önlemektir. Diğer bir deyişle, Irak'taki yeni gerçekler, Türkiye'nin bu ülkenin yeniden yapılanmasına daha aktif katılmasını gerektiriyor...DÜZELTME: Dünkü yazımızın başlığı "İhtimal hesapları" yerine "İhtilal hesapları" şeklinde çıkmıştır. Bu yanlışı okuyucularımızdan özür dileyerek düzeltiriz. skohen@milliyet.com.tr Irak'ı yeniden şekillendirecek olan yeni anayasa çalışmaları henüz bitmedi; ama bütün belirtiler, komşumuzun "federal" ve "İslami" bir yapıya sahip olacağını gösteriyor.