Yorum Politikacılar, mitinglerdeki heyecan içinde kullandıkları saldırgan ve seviyesiz üslubun aslında geniş halk kitlelerini rahatsız ettiğini hâlâ anlamış değiller.Bir umudumuz vardı: Önceki gün de yazdığımız gibi, belki seçim kampanyasının son haftasında, özellikle belli başlı partilerin liderleri birbirlerine karşı olmadık laflar sarf etmekten vazgeçerler, asıl halkı ilgilendiren sorunları tartışırlardı...Ne yazık ki bu umudumuz gerçekleşmedi. Politikacılar aynı nakaratı seçim kampanyasının sonuna kadar tekrarladılar... SİZE son günlerde siyasi parti liderlerinin meydan mitinglerindeki konuşmalarında sarf ettiği yakışıksız sözlerden bir "demet" sunmayı düşünmüştüm. Ancak sonradan, bu çirkin ifadeleri haklı olarak bir kez daha duymak veya okumak istemeyeceğinizi varsayarak bundan vazgeçtim... Bu seçimlerin özelliklerinden biri de, meydanlarda yapılan konuşmaların üslubundaki seviyesizliktir.Daha önceki seçimlerde de liderlerin ve adayların birbirlerine karşı ağır sözler sarf ettiği görüldü tabii. Ama anımsadığımız kadarla, bu seferki ağız dalaşında dile getirilen hakaretler, küfürler, bundan öncekilerin hepsini geçti.Peki bu neden böyle oldu? Sebep acaba politikacıların bu şekilde sert veya ağır konuşarak, halkı galeyana getirebileceklerini, yani bu üslubun prim yapabileceğini düşünmeleri midir? Veya bu, daha çok, siyasi liderlerin çabuk öfkelenmeye müsait mizaçlarından mı kaynaklanıyor? Bu üslubu kullananlar, kendilerini muhataplarına mutlaka ağzının payını vermek zorunda mı hissediyorlar?Bir başka neden de, liderlerin mitinglerdeki kalabalığın bu tür sert çıkışları hararetle alkışlamasından, cesaret almaları mı?Bunların hepsi olabilir.Sebepleri ne olursa olsun, bu durum demokrasimize yakışmıyor doğrusu.Gönül arzu eder ki, bundan rahatsız olan ve yakınan "sessiz çoğunluk" bu üslupla konuşan politikacılara "Bundan hoşlanmıyoruz, bu dalaşmayı kesin ve sadede -yani memleketin esas sorunlarına- gelin" mesajını verip sesini nihayet duyursun... Kavga meydanı! Umarız, meydanlarda sergilenen saldırgan veya kavgacı üslup geride kalır ve Meclis'te kendini göstermez.Seçim sonuçları ne olursa olsun, yeni Meclis'in bundan öncekinden farklı bir kompozisyona sahip olacağı açık. Bu Meclis'e siyasal ve ideolojik eğilimleri, bölgesel ve etnik kökenleri farklı olan daha çok parti ve daha çok bağımsız girecek.Yeni Meclis'i bekleyen, tartışmalı pek çok konu var. Öncelikli konu tabii cumhurbaşkanının seçimi... Ardından ivedi karar gerektiren pek çok iç ve dış sorun gündeme gelecek.Meclis'in vakit kaybetmeden bütün bu meseleler üzerinde karar vermesi, her şeyden önce seçim kampanyasında görülen kavgacı üslubun terk edilip uzlaşıcı ve yapıcı bir tavır alınmasına bağlı.Siyasi parti liderlerinden ve yeni parlamenterlerden beklenen şey, Meclis'e daha baştan böyle bir uzlaşma anlayışıyla girmeleri ve seçim meydanlarındaki üslubu geride bırakmalarıdır... skohen@milliyet.com.tr Uzlaşma zamanı