Aygün, Sabah gazetesinin Ankara ekindeki sütununda geçen gün yazdı. Danimarka Büyükelçisi'ni Roj TV konusunda sorgulamaya kalktığında, "İyi de biz de terörist Hamas'ın üyelerini başkentimizde kabul etmiyoruz" çıkışıyla karşılaştığını belirtti. Ardından da kanaatini şöyle açıkladı: "Maalesef bu Hamas konusunda yanlışlık yaptık. Birilerinin eline müthiş koz verdik. Haklıyken haksız duruma düştük..."Bunun böyle olacağını zamanında yazdığımızda, başta Dışişleri Bakanı Gül olmak üzere, birçok kişi tepki gösterdi. Oysa, bu ziyaretin Türkiye için baş ağrısı yaratacağı ortadaydı. Ancak, ders alınmışa benzemiyor. Bir Batılı büyükelçinin ifadesidir. Hamas'ın sürgündeki siyasi lideri Halid Meşal'in baskın Ankara ziyareti Türkiye için tam bir "baş ağrıtan bumerang"a dönüştü. O kadar ki, Batı'ya duyduğu antipatiyi hiçbir zaman gizlemeyen Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün bile bunu kabul ediyor. Dışişleri Bakanlığı'ndan önceki gün yapılan yazılı açıklamada, Hamas'a "halel getirmeme" çabası açıkça seziliyordu. Açıklamada, Türkiye'nin, Tel Aviv'deki son bombalama olayını "şiddetle kınadığı", Bakan'ın da İsrailli meslektaşını arayarak "üzüntülerini" bildirdiği duyuruluyordu.Güzel de, Tel Aviv'deki toplu cinayeti gerçekleştirmemiş olsa da, bunu bir "meşru müdafaa" eylemi olarak gören Hamas hakkında tek bir kelime yoktu. Dışişleri Sözcüsü Namık Tan'ın, Hamas'ın yaklaşımı hakkında, "Siyasi süreçte anlamlı adımların atılmasına yardımcı olmayacaktır" şeklindeki sözleri ise olabildiğince yumuşaktı. Oysa, BBC ve CNN'e konuşan Hamas sözcülerinin görüşleri netti. Hamas hükümeti bu saldırıyı kınamayacak, çünkü bunu bir "terör saldırısı" olarak görmüyor. Türkiye'de de birçok kişinin bu kanaatte olduğunu biliyorum. Bunu çevremde bile görüyorum. Tan'ın sözleri yumuşaktı Bu tür saldırıların, "İsrail'e karşı haklı direnişin bir parçası olduğunu" savunuyorlar. "O zaman, PKK saldırılarına 'meşru müdafaa' diye bakanlara niçin kızıyoruz?" diye sorduğumda da bir çuval anlamsız laf işitiyorum. Açıkçası, ABD Başkanı Reagan'ın Nikaragua'daki sağcı teröristler için zamanında söylediği Türkiye'de de geçerli olmaya başladı. Yani, başkalarının "terörist" olarak gördükleri örgütler, bizde bazıları tarafından "özgürlük savaşçısı" olarak görülüyor. Hükümetin bu görüşe şu veya bu şekilde prim vermesini anlamak ise gerçekten güç. Meşal ziyareti bunun ilk halkasıydı. AKP hükümeti bu kez de, Hamas'ın Tel Aviv'deki terör saldırısıyla ilgili görüşlerini kınayamadı. "Bu görüş kabul edilemez" diyemedi. Hükümeti anlamak güç Ankara'nın, yaptığı açıklamalarda herkesin dikkatini çeken unsur buydu. Yoksa, saldırının "kınanması" ve duyulan "üzüntünün" bildirilmesi, bu gibi durumlarda yapılması gerekenin asgarisidir. Mevcut durumdaysa bunun tek başına bir anlamı yok. "Terörle mücadele bir bütündür. 'Ama'larla 'fakat'larla' yürütülemez" diyen Türkiye'nin içine düştüğü çelişki de bu yüzden ortadadır. Kısacası, bu "bumerang" da yakamızı kolay bırakmayacaktır. semihi@cnnturk.com.tr Çelişki ortada