Operasyonda ABD silahları kullanıldığına ve bunların eğitimi de ilk etapta Amerikalılardan alındığına göre, TSK'nın da aynı yolu izlediğini tahmin etmek güç değil. Bu arada, Washington'un da bu konuda yardımcı olduğu kesin. Nedeni ise malum. ABD bu operasyonların "sınırlı" kalmasını ve "büyük bir kara unsuru" içermemesini istiyor. Bunun olması için de PKK'ya karşı düzenlenen hava operasyonlarının önemli ölçüde başarılı olması gerektiğini biliyor. Özetle, bu desteğiyle ABD, TSK'yı büyük bir kara operasyonundan alıkoymayı hedefliyor. Genelkurmay'dan yapılan açıklamaya göre, Kuzey Irak'a düzenlenen operasyonun sonuçları hâlâ değerlendiriliyor. Bu tür operasyonların ardından uydu fotoğrafları üzerinden ayrıntılı değerlendirmelerin yapıldığını ABD'nin çeşitli savaşlarından ve Hollywood filmlerinden biliyoruz. Bu kadar yüksek maliyetli bir operasyon düzenlendiğine göre, hedef ve amaçların ayrıntılı bir şekilde ve sağlam istihbarata dayanarak saptandığını tahmin etmek de güç değil. İlk aşamadaki hedefin ise PKK militanlarından çok, örgütün barınma, lojistik, telekomünikasyon ve teknolojik altyapısı olduğu anlaşılıyor. Bu altyapının yok edilmesinin PKK'nın "bahar hazırlığına" ciddi bir darbe indirdiğini anlamak için "askeri stratejist" olmak da gerekmiyor. Bu operasyon ayrıca, TSK'nın sahip olduğu teknolojik olanakları göstermesine de fırsat sağladı. Bu arada kuşkusuz bazı yeni sistemler de denendi. Bunun PKK'nın ve kendisine bölgede destek verenlerin gözünden kaçtığını sanmıyoruz. Bazılarının "Dağ taş bombaladılar, geri döndüler" söylemi de bu yüzden pek inandırıcı değil. İlk hedef teknolojik altyapı İşin siyasi-diplomatik boyutuna gelince, oradaki durum da ortada. Her şeyden önce ABD bu konuda Türkiye'nin yanına çekilebilmiştir. AB bile, "kaygı" ifade etmesine rağmen, operasyonun mantığını "anlayışla" karşıladığını belli etmiştir. Arap dünyasından ise tepki gelmemiştir. Özetle, uluslararası camiadan "otomatik destek" bekleyen Iraklı Kürtler, en azında şu ana kadar, yalnız kalmışlardır. Türkiye bunu sağlayan siyasi ve diplomatik stratejisini sürdürmelidir.Bu arada, Bağdat'ın nispeten cılız tepkisi Iraklı Kürtlerin duydukları kızgınlığı daha da artırmıştır. Kürtlerin, "Türkiye köyleri bombaladı, masum insanları vurdu" çıkışlarıyla durumu Ankara'nın aleyhine çevirme çabaları da tutmamıştır. ABD, kaygılı ama 'anlayışlı' Bunun nedeni de, kuşkusuz, hiçbir Batılı ülke veya siyasetçinin, özellikle de dünyanın içinde bulunduğu mevcut konjonktürde, PKK gibi bir örgüte sempati gösterecek durumda olmamasıdır. Iraklı Kürtlerin göremedikleri işte budur. Sonuçta bu operasyonu "şiddetle kınayan" bir tek kendileri ve DTP olmuştur. Kısacası, burada Türkiye açısından askeri olduğu kadar bir diplomatik başarı da söz konusudur. Türkiye, onca PKK saldırısına rağmen, sabır ve itidal gösterip "zaman" ve "zemin" açısından "optimal ortamı" bekleme yeteneğine sahip bir ülke olduğunu göstermiştir. Bu da fevri davranıp, "koyup oturtan" devletlere değil, ekonomik, siyasi ve askeri güç olan devletlere has bir durumdur. CHP ve MHP'nin operasyonu küçümseme çabaları bu yüzden mantıksızdır. sidiz@milliyet.com.tr Sempati gösterecek kimse yok