Türkler yabancı düşmanı ve ırkçıdır. Şiddete yatkın oldukları gibi, sevgi ve saygıyla da ilgileri yok. Hoşgörülü olmaları ise söz konusu değil. Demokrasi ve insan hakları bu nedenle Türk'e yakışmaz. Türkün dostu da yoktur. Arap, Acem, Frenk, Germen, Leh, Rus, İngiliz, hepsi düşmandır. "Asker doğan" Türke de zaten düşman yaraşır, çünkü bu olmadan kimliğini kaybeder. Erman Toroğlu'nun Genelkurmay Başkanı Org. Özkök'ü hedef alan yorumlarıyla ilgili olarak yazdığım son yazılara gelen ve kabalıkla saldırganlıkta birbirleriyle yarışan tepkilerin "deşifresinden", şahsen reddettiğim şu görüntü çıkıyor ortaya: Türkler ayrıca, "üç boyutlu" düşünme yeteneğinden yoksundurlar. Bir konunun arkası, yanları, bir "karşı görüşü" olabileceğine ihtimal vermezler. Bu boyutları kurcalayanlar ise Türklerin kötülüğünü isteyenlerdir. Bu listeyi uzatmak mümkün, ama yazması bile insanı rahatsız ediyor. "Türklük" adına şahsıma dönük küfürlü tepki gösterenleri önemsemiyorum. Sözleri sadece kendi düzeylerine ışık tutuyor. Fakat, bu kişilerin karınlarıyla değil, akıllarıyla yanıtlamaları gereken soru şudur: Biz Türkler gerçekten de yansıttıkları gibi sevgisiz, sevimsiz, hoşgörüsüz ve saldırgan bir millet miyiz? Her millet gibi, sevimli ve sevimsiz yanlarımız olabilir. Fakat, genelleme yapıp hareketleri ve söylemleriyle bizi topyekûn sevgisiz, sevimsiz, hoşgörüsüz ve saldırgan göstermeye kimsenin hakkı yok.Farklı zamanlarda, farklı ülkelerde yaşadım. Olumlu insani vasıfları itibariyle Türklerin başkalarından daha geride olmadıklarını, bazı açılardan daha da ileride oldukları gördüm. O zaman, bu "çirkin Türk" imajı nereden kaynaklanıyor? Kanımca, Türklerin dünyadaki saygın yerlerini almalarından huzursuzluk duyan içe dönük bir azınlıktır burada söz konusu olan. Zira, her açıdan "uygar" olan bir Türk imajı kendi yetersizliklerine koskoca bir ayna tutuyor. Saldırgan mıyız? Ancak, millet olarak böyle değiliz. Yeniliğe ve çağın gereklerine göre ilerlemeye açık olduğumuzu asrın en kalıcı devrimlerinden birini yaratmamızdan biliyoruz. Türkiye bugün de "durağan" değil, sancılı da olsa, sürekli "gelişen" bir ülkedir.Önceki gün güzel bir haber okudum. Berlin'de yapılacak eyalet meclisi seçimleri için Alman adaylardan biri seçim afişine, Atatürk'ün "Ülkeler çeşitlidir, fakat uygarlık birdir" sözünü koymuş. "Türklük" adına çirkin bir şekilde sağa sola saldıranların bence bu sözü özümsemelerinde sonsuz yarar var. Atatürk, ezilmiş ve geri bırakılmış bir milleti bağımsız kılıp eğiterek dünyadaki saygın yerine oturtmak için yaşamı boyunca mücadele verdi. Berlin'den güzel haber Atatürk, ayrıca, hiçbir zaman kabalığa ve saldırganlığa prim vermedi. Zarif ve "centilmen" kişiliğiyle hasımlarına dahi saygılı olmayı bildi. Düşmanı olan Venizelos da sonunda bunu anlayarak kendisini Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdi. Kısacası, hem bireylere, hem de topluma rehber olan Atatürk, dünyanın kendisine ve kurduğu cumhuriyete saygı göstermesini, "uygar Türk" kimliğiyle sağladı. Görülen o ki, bunu anlamak bazılarının akli melekelerini aşıyor. semihi@cnnturk.com.tr Atatürk centilmendi