Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Buradaki en büyük hatası, Washington ile geliştirdiği ilişkinin 2003'teki tezkere olayından sonra kötüye giden Türk-Amerikan ilişkisinden doğacak stratejik boşluğu doldurabileceğini düşünmesi oldu. Aslında Barzani'nin hesabı gayet basitti. Türkiye bölgenin dışında tutulacaktı, ki tezkerenin reddedilmesine bu yüzden çok memnun olmuştu, Amerikalılar da kademeli olarak bölgeye askeri ve ekonomik olarak sokulacaklardı.Özetle, Kuzey Irak, adı konmamış bir ABD eyaletine dönüştürülecek ve bu süpergücün korumasında Kürtlerin siyasi emellerinin gerçekleştirilmesine dönük adımlar atılacaktı.Bu denklemin içinde, tabii ki, Washington'un yardımıyla Kerkük'ün Kürt bölgesine bağlanması ve oradan elde edilecek gelirle, Kuzey Irak'ın siyasi özgürlüğüne paralel olarak, ekonomik özgürlüğünün sağlanması da vardı. Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin Türkiye'ye karşı son günlerde yansıttığı kızgınlık ile kendisinin yaptığı ciddi siyasi hesap hataları arasında bir ilinti olduğu kesin. Ancak, Ortadoğu'da evdeki hesabın çarşıya uymayacağını, hayallerin çok kolay bir şekilde hüsrana dönüşebileceğini en iyi bilmesi gereken kişilerin başında Barzani'nin olması gerekirdi. Aslında işlerin Iraklı Kürtlerin bekledikleri gibi gitmeyeceğinin ilk işaretini, geçen yılın başında yayımlanan Baker-Hamilton Raporu sağlamıştı. Barzani de zaten, Türkiye tarafından da desteklenen bu raporun ne anlama geldiğini bildiği için, daha ilk günden buna karşı bir karalama kampanyası başlatmıştı.Başkan Bush'un, ABD'deki en saygın siyasetçiler arasında sayılan James Baker ve Lee Hamilton tarafından kaleme alınan bu rapora başta soğuk bakması da Iraklı Kürtleri cesaretlendirmişti. Ancak göremedikleri şey, Irak'ta giderek büyüyen çıkmaz karşısında Bush'un sonunda sarılabileceği tek şeyin, Amerikalılar tarafından da son derece makul olarak görülen bu rapor olduğu gerçeğiydi. Nitekim Bush yönetimi de, uluslararası camiadan BM çatısı altında yardım istemekten Kerkük referandumunun ertelenmesine kadar raporda yer alan bir dizi öneriyi kademeli olarak devreye sokmaya başladı. Baker - Hamilton raporu Fakat, ortaya çıkan gerçekler karşısında genel politikasına ince ayarlar yapması ve Türkiye ile ilişkilerini de ona göre geliştirmesi gerekirken, Barzani, her şeyin normal seyrinde ilerlediğini varsayarak yoluna devam etti. Bu varsayıma ABD'nin, TSK'nın Kuzey Irak'a operasyon düzenlemesini mutlaka engelleyeceği beklentisi de dahildi ki, Barzani'nin hayallerini bir balon gibi patlatan şey de sonunda bu beklentinin boş çıkması oldu.Sonuçta Türkiye de, Amerika da büyük ve güçlü devletlerdir. Kendi ulusal çıkarları ise her şeyin önünde gelir. ABD bugün PKK konusunda Ankara'ya yardım ediyorsa, bunu Türkiye için değil, kendi çıkarları için yapıyor.Kısacası, büyük devletlerle dans edenlerin bunun sakıncalarını da görebilmeleri gerekir. Aksi takdirde, bugün Mesud Barzani'nin içine düştüğü durumla karşı karşıya kalabilecekleri ortada. Barzani'nin bu acı gerçekler ışığında daha akılcı bir Türkiye politikasına yönelip yönelmeyeceğini önümüzdeki dönemde göreceğiz. sidiz@milliyet.com.tr Büyük devletlerle dans