Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çekmiş olsaydı, ağır suçlarla itham edilen Beşir'in ciddi protesto gösterileriyle karşılanması gerekirdi. Oysa bu olmadı. Bu durum, Beşir'in Ankara'da devlet protokolüyle ağırlanmasıyla birleşince, töhmet altında olan Sudan'daki rejim Türkiye sayesinde moral kazanmış oldu. Beşir, bu ziyaretiyle, Batı'da kendisini suçlayanlara "Bana katil diyorsunuz, ama koskoca Türkiye beni kabul ediyor" deme şansını yakaladı. O kendi itibarını bu şekilde artırmaya çalışırken, Türkiye'nin bu ziyaretten, sınırlı bazı maddi yararlar dışında, itibar açısından ne kazandığı meçhul. Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir'in Cumhurbaşkanı Gül'ün davetlisi olarak gerçekleştirdiği Ankara ziyareti, Türkiye'de gözleri, bir an için olsa bile, Darfur'daki (Gül'ün ifadesiyle) "insanlık dramına" çevirdi. Yoksa orada yaşananlar Türk kamuoyunun ilgisini bugüne kadar pek çekmiş değil. Darfur'da, kuraklık nedeniyle topraklarını terk eden Afrikalıların göç ettikleri yerlerde yaşanan sorunlar, SLA adlı ayrılıkçı örgütün saldırıları ve bu saldırılara karşı El Beşir rejiminin, "Cancavid" adlı Arap milisleri de kullanarak giriştiği etnik temizleme ve katliamlardan oluşan karmaşık bir durum söz konusu. Kriz aynı zamanda Müslüman ülkeler ile Batı arasında bir tartışma konusu haline gelmiş bulunuyor. Batı'nın Darfur'a gösterdiği ilgi İslam âleminde genellikle, "Müslüman bir ülkeye müdahale" olarak değerlendiriliyor. Bu arada orada acı çeken insanların da Müslüman oldukları unutuluyor. Darfur'da yaşananlar Burada bir husus önemlidir. ABD, Darfur'da yaşananları "soykırım" olarak tanımlasa bile, BM bunu kabul etmiyor. Buna karşılık, bugüne kadar iki milyon kişiyi evinden barkından eden ve 10 binlerce masum insanın ölümüne neden olan bu krize müdahale edilmesini istiyor.BM bayrağı altında bir gücün bölgeye gönderilmesi için görüşmeler ise sürüyor. Sudan, tahmin edileceği gibi, bu güce karşı. Onun için BM gücünün gelmesini çeşitli yollardan engellemeye veya en azından geciktirmeye çalışıyor. İslam âleminden de bu konuda destek alıyor. Zira bu tür bir müdahale, kendi ülkelerinde benzeri şeylerin yaşanması potansiyeline sahip ülkeleri rahatsız ediyor. Bu arada, yukarıda da belirttiğimiz gibi, Batı'nın konuya gösterdiği ilgi Müslüman ülkelerde "göze batıyor." BM 'soykırım' demiyor İşin "insani boyutu" unutularak, mesele "Müslüman bir ülkenin egemenliğine müdahale" olarak gösterilmeye çalışılıyor. Burada savunulan "egemenliğin" insanları toplu halde sürüp katletme hakkı anlamına geldiği pek düşünülmüyor. Mademki bu ziyaret zorunluydu, o zaman Cumhurbaşkanı Gül'ün Beşir'e çok daha net bir Darfur mesajı vermesini beklerdik. Bu tür konularla İslam âleminin de çok daha yakından ilgilenmesi gerektiğini, bu yapılmadıkça Batı'nın istenmeyen müdahalelerinin kaçınılmaz olacağını söylemesini beklerdik. Kısacası, Beşir'in Türkiye'den asık suratla ayrılmasını isterdik. Ama olmadı. Aksine, en üst düzey devlet protokolüyle karşılandı ve ağırlandı. Ülkesine de suratında büyük bir tebessümle döndü. Buna "İslam dayanışması" mı, "Sünni dayanışması" mı, yoksa başka bir şey mi demek lazım, artık onu bilemiyoruz. sidiz@milliyet.com.tr Net Darfur mesajı verilmedi