Gerçi, Bakü ile Gürcistan'ın liman kenti Supsa arasında bir boru hattı vardı. Fakat bunun ciddi bir şekilde yenilenmesi gerekiyordu. Öte yandan, yenilense bile, "Asrın Anlaşması"nı anlamlı kılacak kapasite açısından yine de yetersiz kalacaktı. 12 Batılı petrol şirketinden oluşan bir konsorsiyum, Eylül 1994'te Bakü'de Hazar petrolü için "Asrın Anlaşması"nı imzaladığında, havada somut beklentilerden çok belirsizlik vardı. En başta ise söz konusu petrolün dünya pazarlarına nasıl ulaştırılacağı sorusu geliyordu. Aslında mantıklı bir yol vardı. O da, İran üzerinden Basra Körfezi'ne inen hattı. Bunu ABD'li petrol şirketleri bile tercih ediyorlardı. Bu hat kullanılırsa ABD ile İran arasındaki ilişkilerin düzeleceğini dahi bu nedenle savundular. Fakat ABD, bu hattın kullanılmasına kesin olarak karşı çıktı. Washington aynı şekilde, Bakü ile Rusya'ya ait Karadeniz liman kenti Novorossisk'i bağlayan hattın kullanılmasına da, hem geopolitik hem de güvenlik nedenleriyle karşı çıktı.Türkiye de, hem Supsa hem de Novorossisk hatlarının kullanılmasına ciddi şekilde itiraz ediyordu. Bu hatların benimsenmesi halinde, zaten tehlikeli olan Boğazlar'ın adeta bir petrol boru hattına döneceğini belirtiyordu. ABD karşı çıktı Bazı analistler Türkiye'nin bu konuya ciddi şekilde ilgi göstermesinin esas o noktada başladığını belirtiyorlar. Nitekim tam o sırada, dönemin Türk ve Gürcü cumhurbaşkanları Süleyman Demirel ile Eduard Şevardnadze, "Asrın Anlaşması"nın imzalanmasından sadece birkaç ay sonra, Azerbaycan ile Türkiye'yi Gürcistan üzerinden birleştirecek ve Ceyhan'a kadar uzanacak bir hat önerdiler. ABD bu öneriyi anında benimsedi. İlgili petrol şirketlerinin bu hattın mali açıdan anlamsız olacağını savunmaları ise Washington'u caydırmadı. Zira "ekonomik önemi" bir yana, hattın yadsınamaz bir "stratejik önemi" olacaktı, zira hem İran hem de "potansiyel hasım" Rusya "baypas" ediliyordu. Rusya baypas edildi Türkiye açısından da bakıldığında bu hattın çeşitli düzlemlerde önemli getirisi olacaktı. İlki, elbette ki, ekonomikti. Kerkük-Yumurtalık hattının kapalı olmasından kaynaklanan zararın telafi edilmesi süreci böylece başlayabilirdi. Öte yandan, zaten ciddi tanker kazalarına tanık olan Boğazlar'da tanker trafiğinin artmasının önüne geçilebilirdi. Bu arada, söz konusu hattın gerçekleşmesi halinde, bu Türkiye'yi dünya açısından önemli bir enerji koridoru yapacakti ki, bu da zaten var olan geostratejik önemini daha da artıracaktı. Arada çok spekülasyon oldu. Projenin suya düştüğünü çağrıştıran anlar çok yaşandı. Ancak, gecikmeli olarak olsa bile, bugün - dünyanın petrol ihtiyacının yüzde 8'ini taşıyacak olan - Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru hattının açılışı yapılıyor. Getirisi önemli Bu açılışın, enerjinin dünyadaki öneminin doruğa çıktığı ve özellikle de Avrupa'nın Rusya'ya bu konuda olan bağımlılığına ciddi alternatifler aradığı bir sırada yapılıyor olması ise bugünkü açılışa çok farklı bir anlam katıyor. Bu anlamı iyice kavradıklarında bazı Avrupalıların Türkiye'ye bakışlarında da önemli değişikliklerin olacağı aşikâr. semihi@cnnturk.com.tr Bakış değişecek