Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başta çok fazla beklentimiz olmamasına karşın biz gene de görüşmeyi azımsayanlardan değiliz. Ancak sonuçlarını abartanlardan da değiliz. Zira ortaya yeni bir şeylerin çıktığına pek inanmıyoruz.Oval Ofis'te tanık olduğumuz samimi atmosfer, her şeye rağmen, iyidir. Zira MHP kurmaylarından, eski diplomat Deniz Bölükbaşı gibi biz de, "zor bir ilişki" olsa dahi, Türk-Amerikan ilişkilerinin önemine inanıyoruz.Görüşmeden çıkacak "olumsuz" bir görüntü -zaten yara bere içinde olan- Türk-Amerikan ilişkilerini daha da zedelerdi. Oysa bu olmadı. Başkan Bush'un PKK'yı "düşmanı" ilan etmesini, bu konuda Türkiye ile istihbarat paylaşacaklarını belirtmesini ve askerler arası bir eşgüdüm mekanizmasının kurulacağını açıklamasını azımsamak da yanlış olur. İnsan istediğini görür. Başbakan Erdoğan'ın Başkan Bush ile yaptığı görüşme için de aynısı geçerli. CHP lideri Deniz Baykal gibi bu görüşmenin sonuçlarını "olumlu" olarak da görebilirsiniz, MHP lideri Devlet Bahçeli gibi, "Dağ fare doğurdu" da diyebilirsiniz. Somut içerik kazandırılabilirse bunlar tabii ki anlamlı gelişmeler olabilir. Ancak, akla bazı sorular da gelmiyor değil. Örneğin, "ABD, yıllardır 'terör' örgütü olarak tanımladığı PKK'yı daha önce 'düşman' olarak görmüyor muydu?" Veya "ABD, 'stratejik ilişki'nin gereği olan etkin istihbaratı daha önce niçin vermiyordu?" Öte yandan, Başkan Bush'un açıkça söz ettiği "askerler arası üçlü mekanizma" da kafaları karıştırdı. Türk tarafının bunun "yeni bir mekanizma" anlamına gelmediğini, meselenin iki genelkurmay başkanlığı arasında kurulacak bir "kırmızı hattan" ibaret olduğunu vurgulaması dikkat çekiyor. Biz, duyumlarımıza dayanarak, Amerikan tarafının bu "mekanizma"da bir Irak boyutunun da olması gerektiğine ve -Kuzey Irak söz konusu olduğu için de- buna bir Iraklı Kürt askeri yetkilinin dahil edilmesi gerektiğine inandığını düşünüyoruz. Bunun ise Ankara'da kabul görmeyeceği aşikâr. Öte yandan, Başbakan Erdoğan'ın "Hamdolsun, istediğimizi aldık" demesinde de kuşkusuz bir gerçek payı var. Bütün mesele burada "alınan şeyin ne olduğu" sorusu etrafında dönüyor. Bize göre alınan sonuç şudur: ABD için ne değişti? ABD, TSK tarafından gerçekleştirilecek sınırlı bir operasyona itiraz etmeyecek. Hatta bu operasyonun hem belli ölçüde başarılı olması, hem de Türk tarafının yerel güçlerle karşı karşıya gelmemesini sağlamak için gerekli istihbaratı da verecek.Ancak bu, "Kapsamlı bir operasyon için Washington'da yeşil ışık yakıldı" anlamına gelmiyor. Söz konusu olan, ABD'nin "etrafa bulaşmamasını istediği" türden bir operasyondur. Yeşil ışık da buna verilmiştir. Başka bir ifadeyle, Washington'un buradaki amacı, Türkiye'nin yanında askeri olarak yer alıp PKK'ya karşı birlikte mücadele etmekten çok, Ankara'yı olabildiğince dizginlemek ve TSK'nın yapacağı operasyonun belli sınırlar içinde kalmasını sağlamaktır. Batı basını da zaten Erdoğan-Bush görüşmesini ağırlıklı ve bizce doğru olarak bu açıdan değerlendiriyor. Erdoğan-Bush görüşmesinden sonra literatürümüze kazandırılan "kontrollü müsamaha" kavramının da zaten bu anlama geldiği açık. sidiz@milliyet.com.tr Yeşil ışık yakıldı, anlamı yok