Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sünni-Şii çatışmasının giderek büyüdüğünü Irak'tan biliyoruz. Sünni Arap liderlerin, İsrail'in Lübnan'da yaptıkları karşısında sessiz kalmaları da, kuşkusuz, Şii öfkesini besliyor.Bu mezhep çatışması, Washington'da "Yeni Ortadoğu"nun şablonunu oluşturmaya çalışanlar tarafından mı körükleniyor? Yoksa, onlar da hiç beklemedikleri bir durumla mı karşı karşıyalar? Bu belli değil. Guardian gazetesine konuşan bir Hizbullah militanının sözleri Ortadoğu krizinin ne denli karmaşık bir hal almaya başladığını gösteriyor. Söz konusu militana göre, "İsrail'in zaferi, Sünnilerin zaferi olacakmış." Bunun olmaması için de, "kanlarının son damlasına kadar savaşacaklarmış." Şu anda belli olan tek şey var. Hizbullah'ın tetiklediği, İsrail'in de körüklediği son gerilimden farklı ülkelerle, farklı örgütler ve kesimler çok farklı şeyler bekliyorlar. Lübnan'daki çatışmaları durdurmayı amaçlayan ateşkes çağrılarına gelen farklı tepkiler de bunu gösteriyor. Roma zirvesinde "ateşkes" fikrine soğuk bakarak, İsrail'in saldırılarına "yeşil ışık" yakan Washington, son Bush-Blair görüşmesinden sonra ateşkes çağrısında bulunmaya başladı. Üstelik, "Hizbullah'ın silahlarını bırakması" önkoşulundan vazgeçmişe de benziyor. Karşıydı, ateşkes istedi Peki neden? İşlerin çığırından çıkmakta olduğunu gördüğü için mi? Yoksa, bölgede istediği dinamikleri "geri dönülmez" bir şekilde başarıyla devreye soktuğu için mi? Hizbullah lideri Şeyh Hasan Nasrallah'a göre durum gayet net. "Bilinmeyenden korkmaya başlayan" İsrail, özellikle Bint Cibeyl kasabasında verdiği ciddi kayıplardan sonra, geri çekilmeye hazırmış. Ateşkesi asıl istemeyen taraf ise ABD'ymiş. Nasrallah'ın söyledikleri, Hizbullah'ın da, aslında, şu anda bir ateşkes istemediğini ortaya koyuyor. Nitekim, Hizbullah'ın, bir kara operasyonuna zorlamaya çalıştığı İsrail'i Lübnan'ın içine çekerek "bilinmeyen"le karşı karşıya bırakmayı hedeflediğini gösteren işaretler artıyor. Bilinmeyenle karşılaşmak Hizbullah'ın şu ana kadar gösterdiği direniş de zaten birçok Batılı askeri uzmanı şaşırtmış bulunuyor. Bu çerçevede, kısmen bir düzenli ordu, kısmen de bir terör örgütü olan; tek bir komuta merkezinden ziyade, çok farklı bir komuta zinciriyle işleyen, teknolojiyi de çok iyi kullanan yeni tür bir "savaş makinesi"nden söz ediliyor.Guardian'a konuşan Hizbullah militanı da zaten, örgüt olarak bu savaş için yıllarca hazırlandıklarını gizlememiş. Özetle, Hizbullah'ın, İsrail'i, sokak aralarında çarpışılacak bir mücadeleye çekip karşı tarafa ağır kayıplar vermeye dönük bir strateji güttüğü anlaşılıyor. Bint Cibeyl'de bu taktiğin başarılı olabileceğini de gördü zaten. Hizbullah, uzmanları şaşırttı Tabii, kendisi de kat kat daha ağır olan kayıplar verecektir. Ancak, "cihat ateşi" ile yanan militanları buna hazırlar. Kaldı ki, İsrail'in Lübnan'da sergilediği vahşet, bu militanlarını daha da motive etmiş bulunuyor. Oysa, kaçırılan iki askeri için Lübnan'ı havadan yerle bir eden İsrail, karada verece ağır kayıplara toplum olarak hazır değil. Bu durumda Hizbullah niçin ateşkes istesin ki? Onun için savaş yeni başlıyor. semihi@cnnturk.com.tr İsrail, vahşeti motive etti