KurdishMedia.com sitesinde yazan Dr. Rebwar Fatah daha da ileri giderek, Türkiye ile ABD'nin Iraklı Kürtlerin son 15 yılda elde ettikleri kazanımları yok etmek istediklerini savunuyor. PKK'nın ise Ankara ve Washington tarafından bu amaçla kullanıldığını ileri sürüyor. Bu örgütün terör saldırılardan pek söz etmemesi ise dikkat çekiyor. Öyle anlaşılıyor ki, ABD'nin, TSK'nın herhangi bir askeri operasyonunu mutlaka engelleyeceği düşüncesi Kürtlerin zihninde yer edinmiş. Bu doğru çıkmayınca da "yenilmişlik" duygusu, tabii ki, kaçınılmaz oluyor. Kürt medyasını izleyenler, TSK'nın operasyonlardan sonra bölgede bir "yenilmişlik" psikolojisinin yayıldığını görüyorlardır. Kızgınlık oklarının Türkiye'den çok ABD'ye yönelmesi ise dikkat çekiyor. Yapılan yorumlarda, Kürtlerin "Amerika'nın yeni bir ihanetiyle karşı karşıya oldukları" görüşü ön plana çıkıyor. Oysa mantık, Kürtlerin, bu duyguya kapılmak yerine, ABD'nin tutumunu doğru analiz etmelerinin daha yararlı olacağını gösteriyor. İşin gerçeği şu ki, Washington'da Iraklı Kürtler konusunda hayal kırıklığı yaşanıyor. Bölgenin Irak'ın en istikrarlı bölgesi olduğunu tabii ki herkes kabul ediyor. ABD'nin Kürtlerin siyasi kazanımlarını yok etmeyeceği gibi, Türkiye'nin bunu yapmasına izin vermeyeceği de aşikâr. Fakat Bush yönetimi, Kuzey Irak'ı aynı zamanda demokrasi, insan hakları, açık toplum ve serbest ekonomi yolunda hızla ilerleyen "örnek bir bölge" olarak görmek istiyordu. Ancak, bu bir türlü gerçekleşmedi. Hatta işler geriye doğru gitmeye başladı. Kemal Said Kadir gibi KDP'ye muhalif Kürtlerin yanı sıra, Human Rights Watch gibi insan hakları örgütleri ve American Enterprise Institute gibi etkin düşünce kuruluşlarından çıkan son araştırmalar, bölgede Saddam dönemini aratmayan uygulamaların arttığını ortaya koyuyor. K. Irak'ta işler geriye gidiyor Yapılan suçlamalar arasındaysa, peşmergeler tarafından zindanlarda uygulanan işkencelerden, Barzani ve Talabani'nin tüm etkin kurumların başına kendi aile fertlerini yerleştirmelerine, bu aşiretlerin önde gelenlerinin yolsuzluk sayesinde muazzam servetler edinmelerinden muhalefete ve özgür basına karşı uygulanan sindirme politikalarına kadar ne isterseniz var. Bunların ortaya çıkmasıyla da Amerikan kamuoyu bölgeyle ilgili olarak yayılmaya çalışılan tozpembe görüntünün gerçekleri yansıtmadığını anlamaya başladı. Ama iş bununla da bitmiyor. Iraklı Kürtlerin, örneğin petrol aramaları için açtıkları tek taraflı ihaleler yüzünden, merkezi hükümetle girdikleri kavgalar da, Irak'ın siyasi bütünlüğünün korunmasının gereğini artık anlayan Washington'da "istikrarsızlık yaratan girişimler" olarak görülüyor. Tozpembe görüntü kayboldu Bu arada, Mesud Barzani'nin PKK konusunda Türkiye'ye dönük tansiyon artırıcı "meydan okuyan" tavırları ise ABD'de bile sonunda "kabul edilemez" olarak değerlendirilmeye başladı. Iraklı Kürtlerin İran ile siyasi flörtlerine gelince, bu da ABD'deki sağcı kesim tarafından, "bardağı taşıran damla" olarak görüldü. Özetle, Ankara, sadece PKK konusunda değil, örneğin Kerkük'ün statüsü gibi konularda da Washington'u yanına çekmeye başladıysa, bu, Türkiye'nin diplomatik başarısından çok, Iraklı Kürtlerin siyasi başarısızlığına işaret ediyor. sidiz@milliyet.com.tr İran ile flört kızdırıyor