Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üstelik bunlar Amerika veya Avrupa eksenli de değil. Ancak öyle görünüyor ki, istediği kadar "Bölgesel gücüm" desin, Türkiye gene dışarıda kalacak. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin İranlı muadili Mahmud Ahmedinecad'ın daveti üzerine bu hafta sonu Tahran'a yapacağı ve "tarihi" diye nitelenen ziyaretten söz ediyorum. Haberlere göre Ahmedinecad Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı da davet etmiş. Esad'ın bu daveti kabul edip etmeyeceği henüz belli değil. Fakat Talabani'ye yakın kaynaklar Esad'ın Tahran'a gitmesinin "hemen hemen kesin olduğunu" duyuruyorlar. Irak'ta artan kaosu sona erdirme çabaları açısından önemli bölgesel gelişmeler yaşanıyor. Nitekim Suriye, daha birkaç gün önce, Irak'la diplomatik ilişki kurdu. Bu nedenle Şam'ın, ABD'nin bulunmayacağı ve Irak'ta istikrarın ele alınacağı Tahran'daki bu buluşmaya katılmak istemesi mantıklıdır. Her halükârda, Talabani'nin sözcüsü Kamran Karadaghi, Beşar Esad'ın da Talabani'yi Şam'a davet ettiğini açıkladı. Karadaghi'ye göre bu ziyaret Irak Cumhurbaşkanı'nın Tahran ziyaretinden sonra gerçekleşecek. Suriye-Irak ilişkisi Ancak bu hafta sonu, Tahran'daki üçlü buluşma gerçekleşirse İran, Irak konusunun ele alındığı, ancak Türkiye'nin dahil olmadığı önemli ve yeni bir bölgesel zirveye tanık olacak. Bu aynı zamanda hem İran'ın hem de Suriye'nin bölgedeki siyasi profillerini yükseltecek.İran ve Suriye'yle sözde yakın ilişkilerimiz var. Bunu nispet yaparcasına Washington'un gözüne sokmaktan da çekinmiyoruz. Fakat, gerçekten öyleyse, o zaman Ankara'yı da yakından ilgilendiren Irak konusunun ele alınacağı bu toplantıya niçin davet edilmedik?Belli etmemeye çalışsalar da, Dışişleri çevrelerimiz Tahran'daki bu buluşmadan rahatsızlar. Ancak, onlar da kabul ediyorlar ki ortada bir sorun var. Türkiye'nin de Şam'da olması için, her şeyden önce Cumhurbaşkanı Sezer'in Iraklı muadili Talabani'yle barışık olması gerekir. Türkiye yok Oysa Sezer, Talabani'yi Ankara'ya davet etmek istemediğini çarpıcı bir şekilde açıkladı. Bu nedenle Tahran'dan çıkacak olan "aile fotoğrafı"na dahil olması zaten garip ve tutarsız olurdu. İşte bu nedenle her zaman, "Devlet işleri kişiselleştirilemez" diyoruz.Kaldı ki, İran ve Suriye'nin başları da Irak'tan da beslenen ayrılıkçı Kürt terörüyle dertte. Ahmedinecad ile Esad kuşkusuz Talabani'yle bu konuyu da ele alacaklar. Ancak bu, bölgede daha vahim gelişmeler karşısında alınması gereken tedbirler konusunda mutabakata varmalarını engellemeyecektir. Kişiselleştirilemez Zaten aksi olsaydı, ne Ahmedinecad ne de Esad Talabani'yi davet ederdi. Ama öyle görünüyor ki, Irak'taki kötü gidişat bu üç ülkeyi hızla yakın işbirliğine yöneltiyor. Türkiye'ye ise gene gelişmeleri dışarıdan izlemek kalıyor. ABD ve AB aleyhtarlığımıza yakında İran ve Suriye aleyhtarlığı da eklenirse, ki bu geçmişte zaten vardı, kimse şaşmasın. Zira "oyun dışı" kaldığımızda doğal tepkimiz hep birilerine küsmek oluyor. Oysa vehimlerimizden sıyrılıp gerçek görüntüye hâkim olsak, bölgenin tek lideri olacağız. Fakat bir türlü olamıyoruz. sidiz@milliyet.com.tr Dışarıdan izliyor