Örneğin, İrlandalıların "İngiltere takıntısı" veya "özeleştiriyi" bir "sosyal meziyet" olarak saymaları gibi. Bu arada, İrlandalılara has bir diğer özelliğin de devam ettiğini gördüm. Eskiden olduğu gibi, bugün de Türklere sevecen gözle bakıyorlar. Ülkenin prestijli gazetesi "Irish Times"ın köşe yazarlarından Paddy Smyth'e bunun nedenlerini sordum. "Eskiden İrlandalılar Osmanlı padişahının kendilerini İngiliz zulmünden kurtaracağına inanırlarmış" dedi. 1800'lü yılların ortasında İngiltere'nin kötü yönetimi nedeniyle yaşanan ve İrlanda nüfusunun yarıya inmesine neden olan "Büyük Açlık" sırasında padişahın gönderdiği gıda yardımı da bu beklentiyi iyice körüklemiş. Geçen haftanın büyük bölümünü, gençliğimin 10 mutlu yılını yaşadığım Dublin'de geçirdim. AB üyeliğiyle gelen devasa değişim hemen hissediliyor. Fakat bazı şeyler hiç değişmemiş. Osmanlı İmparatorluğu'nun tabii ki kendisini kurtaracak hali yoktu o sırada. Buna karşın bu algılama, İrlanda'da Türkler konusunda inanılmaz önyargıların ortaya çıkmasını engellemiş. İrlandalıların var olan "tarihi takıntıları" ise, yukarıda da belirttiğim gibi, İngilizlerle ilgili. O kadar ki, Dublin'de katıldığım "AB'de Basın Etiği" konferansının bir İrlandalı konuşmacısı, AB üyeliğinin kendilerini nasıl "İngiliz boyunduruğundan kurtardığını" uzun uzun anlattı. AB üyeliğinin gerçekleştiği 1973 yılında fiilen bağımsız olmasına karşın, İrlanda o sıralarda ekonomik olarak tümüyle İngiltere'ye bağlıydı. "Boyunduruktan kurtulmak" derken konuşmacı bunu kastediyordu. İrlanda'nın AB üyeliğini kullanarak ulusal çıkarına nasıl hizmet ettiğini anlatıyordu. AB ve ulusal çıkar Öte yandan, "kıta Avrupa'sı"ndan gelen oldukça kibirli bir gazeteci kalkıp İslam âleminin geri kalmışlığını "kültürel" nedenler bağlayarak, "Göstericilerin büyükelçilik yaktıkları hangi medeni ülkede duyulmuştur?" diye ahkâm kesince, yaşlı bir İrlandalı anında müdahale etti."Dostum, seni aydınlatmama izin ver" diye söze giren bu emekli politikacı, "1972 yılında kızgın bir İrlandalı güruh bu kentteki İngiltere büyükelçiliğini yakarak yerle bir etti. Bundan birkaç yıl sonra da İngiltere'nin İrlanda büyükelçisi arabasının içindeyken havaya uçurularak paramparça edildi" dedi. Yaşlı İrlandalıdan ders Bu sözleriyle oradaki İrlandalılardan epey alkış alırken, ahkâm kesen Avrupalı gazeteci de, tabii ki, çok bozuldu. Çünkü, karikatür krizine dayanarak ortaya koymaya çalıştığı "medeniyet tezi" bir hamlede yıkılmıştı. Kendisine yanıt vermeye hazırlanmama rağmen bana da söyleyecek bir şey kalmamıştı. Zira, yaşlı İrlandalı, "özeleştiri" kaleminden hareketle, adamı hizaya getirmişti. Üstelik de İrlandalıların "takıntılı oldukları" bir konuyu kullanarak. Buna karşın kendime şunu sorma ihtiyacını duydum: "Dış âleme karşı sürekli savunma konumunda olan ve başkalarının en küçük sözünden alınarak derin garezler besleyen bir millet olarak, acaba bu yaşlı İrlandalının simgelediği ve soydaşlarının takdir ettikleri bu olgunluğa biz de erişebilecek miyiz?" Ne dersiniz? semihi@cnnturk.com.tr 'Medeniyet tezi' yıkılınca