Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat: KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat sıkıntılı günler geçiriyor. Türk-AB ilişkilerinin Kıbrıslı Türklerin üzerindeki izolasyonların kaldırılmasıyla irtibatlandırılmasına karşı çıkan Talat, Finlandiya'nın son önerilerinin başarılı olma şansını da az görüyor. Bizi KKTC'deki makamında kabul eden Talat, güncel ve Kıbrıs sorununun yakın geçmişine ilişkin sorularımızı yanıtladı. Buradaki büyükelçileri yeni bir önerileri olmadığını söyledi. Yani eski öneri görüşülmeye devam edecek. Biz de bunun başarı şansı olmadığını söylüyoruz. Çünkü öneri, Kıbrıslı Türklerin izolasyonu ile Türkiye'nin AB sürecini ilişkilendiriyor. Bu, mantıksız ve kabul edilemeyecek bir şeydir. Kıbrıs Türklerinin izolasyonunun kaldırılması bir gerekliliktir ve AB Konseyi bu konuda karar alarak Komisyon'a görev verdi. Ama buna rağmen olmadı. Önerileri tutmayan Finlandiya'nın yeni önerilerle gelebileceği belirtiliyor. Size intikal eden bir şey var mı? Mesela, Kıbrıslı Türklerin üzerindeki izolasyonun kalkması için Maraş niye BM'ye verilecekmiş? Doğrudan ticaretle bunun ne alakası var? İstenen, Rumları mutlu etmekmiş. Ama Rumların mutlu edilmeye hakkı yok ki! Türkiye, Kıbrıslı Türklerin izolasyonu kalktığında limanlarını açacağını zaten söyledi. Dolayısıyla en akılcı olan buna yönelmektir. Fin paketinde karşı olduğunuz somut unsurlar nedir? En başta bütünlüklü bir çözümle Kıbrıs meselesinin bitmesini istiyoruz. Türkiye'nin önünün de bu sayede gerçek anlamda açılacağını düşünüyoruz. Ama, eldeki çözümsüzlük şartlarında, izolasyonların karşılıksız olarak kaldırılmasını istiyoruz. Doğrudan uçuşlar ve AB ile ortak gümrük tarifesi içinde tercihli ticaret yapabilmeyi istiyoruz. Spor ve kültür gibi konulardaki izolasyonların kalkmasını istiyoruz. Yani, insan haklarımızı istiyoruz. Bu çerçevedeki taleplerinizi özetleyebilir misiniz? AB tarafsız değil Talat: Bence çekemez. Çünkü, Kıbrıs sorunu bu çerçevede görüşülemez. Bir kere AB konuyu bilmiyor. İkincisi, tarafsız değil. O bakımdan ben BM çerçevesinin canlı kalacağını düşünüyorum. Papadopulos sorunu AB'ye çekmeyi başarabilecek mi? "Türkiye'nin AB yolunda meze olmak istemiyoruz" dedim. Türkiye'nin AB süreci ile Kıbrıs sorununu ilişkilendirmenin yanlışlığına işaret ediyorum burada. Benim kavgam AB ile, Türkiye ile değil. Tersine Türkiye ile dayanışmam var. Ama AB bizi adeta meze gibi görüyor. Türkiye'ye, "Üyelik müzakerelerine devam etmek istiyorsan, Kıbrıslı Türk'ü ufak ufak terk et" diyor. Bunu kabul edemeyiz. . Türkiye'nin AB masasında çerez olmak istemediğinizi söylediniz. Fanatik bir toplum Avrupalı değil de ondan. Açıklamaları hâlâ EOKA'cı olduğunu gösteriyor. Milletini de arkasında sürüklüyor. Çünkü, Kıbrıslı Rum Avrupalı olamamış. Bu kadar fanatik ve milliyetçi bir toplum Avrupalı olamaz. Rum tarafının Avrupalı olmadan AB'ye katılmasının nedeni ise tamamen siyasidir. Dışişleri Bakanı Gül Türkiye-Yunanistan ve Türk ve Rum kesimlerinden oluşan Kıbrıs'ın Doğu Akdeniz'de bir barış ve istikrar sütunu olabileceğini söylüyor. Papadopulos bu vizyonu niçin göremiyor? Kaçırdı tabii. Kopenhag zirvesinden önce Annan Planı referanduma sunulabilseydi veya imza aşamasına gelseydi, yani Kıbrıs Türk tarafı o sırada planı reddetmeseydi, Rum tarafı kesinlikle AB'ye giremezdi. Annan Planı sürecinde Türk tarafı tarihi bir fırsatı kaçırdı mı sizce? Öyle oldu ve şimdi nefes aldırmıyor. İzolasyonumuzu daha da artırmak için çaba sarf ediyor. Çeşitli uluslararası kuruluşlara bir şekilde üye olmuş kurumlarımız var. Spor alanından tutunuz, sivil toplum örgütlerine kadar. Hepsini buralardan attırmak için seferberlik ilan etti, adeta bir Haçlı Seferi başlattı. Tarihi avantajı Papadopulos değerlendirmiş oldu, öyle mi? AKEL şoven Çok daha kötü. Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün sorumluluğu büyük ölçüde AKEL'in omuzlarındadır. Çünkü, Papadopulos'un ne olduğu biliniyordu. Komünist AKEL tamamen şoven ve milliyetçi bir çizgide şu anda. Annan Planı'nı destekler gibi görünen Rum AKEL partisi son dakikada ret cephesine niçin geçti? Bu, Papadopulos'un yaptığından çok daha kötü bir şey değil mi? Endişeliyim tabii, çünkü, hep öyle oldu. Türkiye'de ve Kıbrıs'ta içinde bulunduğumuz durumun sorumlusu olanlar, şimdi kaybedilmiş bir davayı yeniden kazanmaya çalışanları eleştiriyor. Türkiye'de seçim ortamına giriliyor. Kıbrıs'ın siyasi malzeme olarak kullanılmasından endişeli misiniz? Muhalefet partileri ve çok sevdiğim Serdar Denktaş ile çatışmak istemiyorum. Ama böyle bir şey yok. Ne burada dinci bir siyasi gelişme var, ne de Kıbrıs'ta taviz vermeye hazırlanan bir hükümet. Kıbrıs sorununu yürüten de zaten Cumhurbaşkanı'dır. Eski hükümet ile Cumhurbaşkanı arasında bir sorun olmadığı gibi, bugünkü hükümetle de yok. sidiz@milliyet.com.tr Serdar Denktaş iddia edildiği gibi AKP ile Kıbrıs'taki dincilerin komplosuna kurban mı gitti?