Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Siyasi açıdan da işlerin sanıldığı kadar kötü gittiği söylenemez. Evet, doğrudur, Dışişleri Bakanı Gül'ün Viyana ziyareti ilk bakışta fazla umut vermedi. Zira AB tarafı, "Limanları Rumlara açacaksınız" diye hâlâ bastırıyor. Ayrıca, "Adadan asker çekin" diyor.Bu da ufukta kriz varmış görüntüsü veriyor. Ancak, AB tarafının da aslında bir kriz istemediği açıkça seziliyor. Nitekim, Rumların kısa bir süre önce Türkiye'yi sınamak için gönderdikleri geminin Ankara tarafından geri çevrilmesi AB'de kıyametin kopmasına neden olmadı. "Kıbrıs" denince bizde akla hep bardağın boş yarısı gelir. Oysa, Metin Münir'in birkaç gündür yazdıkları bardağın dolu yarısının hiç de boş olmadığını ortaya koyuyor. Münir'in kullandığı istatistikler incelendiğinde, KKTC'nin ekonomik açıdan "kefeni yırtma" aşamasına geldiği görülüyor. Aslında limanlar meselesi, hatta asker çekme talepleri, Kıbrıs sorununun özüne matuf konular değil. Türk tarafı bunun için, "Kıbrıs sorunu çözüm rayına otursun, bunları yaparız" diyor. Buna karşın, sorunun özüne matuf konular açısından avantaj hâlâ Annan Planı'na "evet" demiş olan Türk tarafından yana işliyor. Bunun son örneği ise Uluslararası Kriz Grubu'nun (UKG) perşembe günü yayımladığı rapor. Birçok kıdemli devlet adamını yönetim ve danışma kurulu üyesi olarak çatısı altında toplayan grubun başında, AB'nin dış ilişkilerden sorumlu eski komisyon üyesi Chris Patten ve Avustralya'nın eski dışişleri bakanlarından Gareth Evans var. Türk tarafı avantajlı Patten aynı zamanda İngiltere'nin Hong Kong'dan kavgasız gürültüsüz çekilmesini sağlayan son genel valisidir. Ayrıca, Kuzey İrlanda'daki Protestan ağırlıklı ve İngiltere yanlısı polis örgütünün İrlanda yanlısı Katoliklere karşı uyguladığı ayrımcılığı rapor eden kişidir. Kısacası, UKG'nin diğer üyeleri gibi, itibarı yüksek biridir. Bu grup tarafından hazırlanan ve AB'deki karar vericilerin göz ardı edemeyecekleri raporun yazdıkları ise gayet net. Burada ayrıntıya girecek yerimiz yok. İsteyen, Türkçe çevirisi de olan raporu www.crisisgroup.org sitesinden indirebilir.Ama, özetlemek gerekirse, rapor Kıbrıs'taki mevcut açmazı tartışmasız bir şekilde Rum tarafına fatura ediyor. Sorun çözülecekse, Rumların Türkleri bir "azınlık" olarak değil, "ortak" olarak görmesinin şart olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte iki toplumlu ve iki kesimli bir çözümün önemini teyit ediyor. Ayrıca, AB ve ABD'nin Kuzey'de temsilcilik açmaları ve Kıbrıslı Türklere verilen sözlerin tutulması için çağrıda bulunuyor. Fatura Rum tarafına Bunların hepsi sorunun özüne matuf ve Türk tarafının kabul ettiği çözüm şablonuyla uyumlu olan hususlar. Yani, Türk tarafının Kıbrıs tezi bu raporla bir kez daha teyit edilirken, Rumların açmaz yolda olduğunu bir kez daha ortaya konulmuş oluyor.Tek bir raporun mucizevi sonuçlar vermesi elbette ki beklenemez. Ancak bu tür raporların çoğalmasıyla Türk tarafının manevi pozisyonunun güçlendiği de inkâr edilemez. Uzun lafın kısası, Kıbrıs'taki gidişat, aslında hiç de kötü değil. semihi@cnnturk.com.tr Mucizevi sonuç olmaz