Önce "ciheti askeriye"den kim, ne demiş, ona bakalım:Kenan Evren: Kürtçe yasağını koyduk. Ama biraz ağır yasak koyduk. Hata olduğunu sonradan anladım. Güneydoğu'da hizmet verecek memurun Kürtçe de bilmesi lazım. Katı tutumla olmaz bu iş.Aytaç Yalman: Türkiye'nin sorunu henüz sosyal boyuttayken görmesi ve doğru okuması gerekirdi. Dilini konuşmak, şarkısını, türküsünü dinlemek istiyor, kültürünü yaşamak istiyor. Oysa bizler o dönemde, 'Kürt yoktur' diye eğitilmişiz. O dönemde sosyal istekleri bile 'yıkıcı faaliyetler' kapsamında görüyoruz.Doğan Güreş: Ana dillerini kullansınlar. Kültürlerini yaşasınlar. Buna bir şey denmiyor zaten. Anadili konuşmak, kültürü yaşamak başka şeydir, Türkiye'yi bölmek başka şeydir. "Kürt sorunu" konusunda yeni bir "idrak" sürecinden geçiyoruz. Fikret Bila'nın komutanlarla yaptığı söyleşiler bu açıdan çok ilginç oldu. CHP lider Deniz Baykal'ın Hürriyet'ten Şükrü Küçükşahin dostumuza söyledikleri de çarpıcıydı. Bu paşalarımızın ortak özelliği, şimdi "hata" diye tanımladıkları hususların sürmesinde katkıları olan kişiler olmalarıdır. Şimdiki sözlerini bu nedenle birer "itiraf" olarak kabul etmek lazım.Bir de CHP lideri Deniz Baykal'ın sözlerine bakalım: "Kuzey Irak'la ilişkiyi terör bağlamı dışında da görmeli. Bunları günübirlik de değil, 10, 20, 30 yıl sonrasına yönelik planlama içinde yapmalı. Bizi yaşayıp tanısınlar. Orayla kavga dövüş değil, böylesi ilişkiler kuralım.Bölgeye yönelik Kürtçe, Arapça ve Türkçe yayınlar yapalım. Ekonomik karşılıklı bağımlılık artsın. Sadece kapıyla değil, yollar birbirine bağlansın, barajlar yapılsın, yatırımlar artsın. İlişki çeşitlensin."Sayın Baykal'ın Kuzey Irak konusunda bugüne kadar tercih ettiği ağır söylemi bilenler için bu sözler tabii ki şaşırtıcıdır. Biz şahsen bu sözleri de "hatalı bir tutumun itirafı" olarak kabul ediyoruz. Söylenenleri ise olumlu ve yapıcı buluyoruz. İtiraf olarak kabul etmeli PKK'nın güçlenmesine neden olan vahim hataların yapıldığını yıllar sonra idrak etmeye başladıysak bundan ciddi ders çıkarmamız lazım. Yoksa bugün "hata" olarak kabul edilmeyen birçok uygulamanın hata olduğunu görmemiz için, 30 yılın geçmesi ve çok kan ile gözyaşının dökülmesi gerekecek demektir. Bu yolun mantıklı olmadığı aşikâr. Bu arada, PKK ile arasına ısrarla mesafe koymayan DTP'nin Güneydoğu'daki etkisini daha da azaltmanın yolu da "mantık yoludur." Seçim sonuçları DTP için de şok olmuştur. Şimdiki tahrik edici söylemi ve eylemleriyle bu durumu kendi lehine değiştirmeyi umuyor. Bunun için parti olarak kapatılmayı bile umuyorlar. Tahriklerinde bu çıkıyor.İşte bu şansı kendilerine tanımamalıyız. Kürt vatandaşlarımızın çağdaş mantık yolunu benimsemiş ılımlı temsilcilerden yoksun olduklarını düşünmek mümkün değil. Bu nedenle Kürt vatandaşlarımızın istedikleri hakları doğru çerçevede değerlendirip PKK ile ilişkisi olmayan mantıklı kişilerin ön plana çıkmalarına olanak sağlayan ortamı yaratmalıyız. Umudumuz, tanık olduğumuz ve olumlu karşılanması gereken yeni "idrak" ve "uyanış" sürecinin buna katkı sağlamasıdır. sidiz@milliyet.com.tr Ders çıkarmamız gerek...