Peşmergeler ile TSK mensupları arasında yaşanan son olay da bunu gösterdi. Önce bu olaya bakacak olursak, Genelkurmay ile KYB'nin açıklamaları aslında işin özü itibariyle birbirleriyle çelişmiyor.Genelkurmay, "(Sivil kıyafetli) unsurlarımızın kendilerini tanıtarak etik dışı davranışa gerekli tepkiyi vermesi üzerine, yanlış anlaşılmadan kaynaklandığı değerlendirilen taciz ve silah doğrultma olayı sona erdirilmiştir" diyor.Özetle, söz konusu olan, bölgedeki güvenlik durumu gözetildiğinde normal sayılabilecek bir kontrol sırasında sivil kıyafetli TSK mensuplarına karşı sergilenen densizliktir. Genelkurmay'ın da belirttiği gibi, "yanlış anlaşılmanın giderilmesi üzerine" sorun halledilmiş. Peşmergeler daha dikkatli davransalardı sorun dahi çıkmazdı. Onun için ders herhalde alınmıştır. Ancak yaşanan bu sorunla ilgili gelişmeleri iyi analiz etmek gerekiyor. Kuzey Irak ile ilgili gelişmeler hakkında en doğru sözü, Uluslararası Kriz Grubu'nun Kerkük uzmanı Joost Hilterman, Brüksel Temsilcimiz Güven Özalp'a söylemiş. Gerçekten de "Çok iyi yönetilmesi gereken bir durumla karşı karşıyayız." Türkiye'nin burada olayı şikâyet ettiği merci Amerika'dır. Yani Ankara, Kuzey Irak'taki güvenlik konularında Iraklı Kürtleri değil, ABD'yi muhatap sayıyor. Fakat ABD bundan birkaç gün önce bölgedeki güvenliği Kürtlere devretti. Irak Başbakanı Nuri el Maliki de Bağdat'ın bunu tanıdığını göstermek için Mesud Barzani'yi ziyaret etti. Özetle, Türkiye Kuzey Irak'la ilgili güvenlik konularında muhatap olarak ilk etapta Amerika'yı, ardından Bağdat'ı kabul etse de Washington ve Bağdat hareketleriyle bu muhatabın ileride Iraklı Kürtler olacağını ortaya koyuyorlar.ABD Büyükelçisi Wilson'un İstanbul'da bir grup gazeteciyle konuşurken Kuzey Irak konusunda Türkiye'ye önerdiği "bilge ve akıllı" (wise and sensible) yaklaşımla aynı zamanda bunu kastettiğini tahmin etmek de güç değil. Ankara ile Washington arasında Iraklı Kürt liderler konusunda yaşanan bariz görüş ayrılığı da zaten bunu ortaya koyuyor. Öte yandan, gerek Dışişleri Bakanı Rice, gerek Büyükelçi Wilson, gerek Dışişleri Sözcüsü Casey, ABD'nin Türkiye'nin sınır ötesi operasyon düzenlemesine karşı olduğunu fazlasıyla ortaya koydular. Güvenlik konularının muhatabı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da zaten, sınır ötesi operasyon konusunda hafta içinde "Ortada ABD sorunu var" anlamına gelen sözler sarf ederken kuşkusuz buna işaret ediyordu. Bu sözleriyle aynı zamanda askeri değil, siyasi bir açmaza atıfta bulunuyordu. Ancak, bölgedeki siyasi yapılanma ve bu yapılanmanın arkasındaki güçler düşünüldüğünde, Türkiye'nin Kuzey Irak açmazının nasıl aşılacağı sorusu belirsizliğini sürdürüyor. Yaşar Paşa da bu konuda "politik bir hedef"in konması gerektiğini herhalde bu yüzden söylüyor. Fakat bu hedefin ne olması gerektiğini kimse açıkça telaffuz edemiyor. Bu arada, son gerginlikte de görüldüğü gibi, ortam tatsız olaylara gebe kalmaya devam ediyor. Hilterman'ın sözlerine tekrar atıfta bulunacak olursak, çok iyi yönetilmesi gereken tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız. sidiz@milliyet.com.tr Açmaz ve belirsizlik sürüyor