Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD Stinger füzeleri, SİS bölgeyle ilgili ayrıntılı istihbaratı ve Suudi Arabistan da parasıyla "Mücahitler" adı altında hareket eden Afganistan'daki aşırı dinci oluşumları, Rusları Afganistan'dan çıkarmak için alenen beslemişlerdi. Usame bin Ladin de zaten o dönemin ürünüdür. Özetle, bu ülkeler elbirliğiyle kendileri için yarattıkları "Frankenstein"dan ileride bu kadar çekeceklerini göremediler. Sovyetler'in Afganistan'dan çıkarılmasından sonra bu grupları kontrol altında tutabileceklerini ve gerektiği zaman kullanabileceklerini düşündüler. Oysa tam aksi oldu. Benazir Butto suikastının arkasında oldukları varsayılan köktendincilerin ortaya çıkmaları ABD, Pakistan gizli servisi SİS ve Suudi Arabistan sayesinde olmuştur. Burada tabii ki Rusya'nın Afganistan'ı işgal etmesinden sonraki dönemi, yani 1970'li yılların sonunu ve 1980'li yılların başını kastediyoruz. Bu sürecin hikâyesini en iyi anlatan kitapların başında "Afghanistan the Bear Trap: Defeat of a Superpower" (Ayı Kapanı Afganistan: Bir Süper Gücün Mağlup Edilmesi) adlı çalışma gelir. İki yazarından biri de, zamanında SİS'in içinde Mücahitler ile eşgüdümü sağlayan Pakistanlı General Muhammed Yusuf'tur. Pakistan'ı şimdi çok karışık günler bekliyor. Gözlemciler gelecek ay için planlanan seçimlerin bu koşullarda yapılmasının güç olduğunu söylüyorlar. Bu arada darbeci Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref'in kısa bir süre önce kaldırdığı olağanüstü hali geri getirmesi de çok büyük bir olasılık.Pakistan halkının bunu "asayiş" uğruna kabul edip etmeyeceği ise belli değil. Ancak şurası kesin. Şu anda Pakistan'ın kaderini belirleyecek olan kişi Pervez Müşerref'ten başkası değil. Fakat onun önündeki görevin devasa güçlükleri var. Her şeyden önce, "ulusal birlik" adına Pakistan siyasetinin "düşman kardeşlerini" bir araya getirmek gibi bir durumla karşı karşıya. Bu görevini zorlaştıran başlıca faktör ise bir araya getirmesi gereken politikacıların ağırlıklı bölümünün asıl kendisini "düşman" bellemiş olmasıdır. Karışık günler bekliyor Bu da Müşerref'in başarılı olması için siyasi ihtiraslarından vazgeçmesini gerektireceğini gösteriyor. Bu süreç çerçevesinde kendisinin istifa edip yerini ülkenin birliğini sağlayabilecek saygın bir isme bırakması olasılığının da göz ardı edilmemesi gerektiği belirtiliyor. Her halükârda önümüzdeki günlerin Pakistan'daki gidişatı açıkça ortaya koyacağı kesin. Bunlar olurken "Kardeş Türkiye" ne yapabilir? Cumhurbaşkanı Gül'ün son Pakistan ziyaretine katılmıştık. Burada Türkiye'nin tüm siyasi oyuncular nezdinde büyük bir saygınlığı olduğunu görmüştük.Kısacası, Türkiye Pakistan'da sözü dinlenen bir ülke. Ama bu konumu kendisine bu dost ülkeye nasihatte bulunmanın ötesinde bir şey sağlamaz. Ancak bunu da azımsamamak lazım. Zira Irak'taki Sünnileri demokratik sürece katılmaları konusunda nasihat yoluyla ikna eden ülkelerin başında Türkiye gelmişti.Umarız Pakistan'da önemli konumda olan kişiler bu nasihati dinlerler. Fakat bunu yaparken, bugün kopan kanlı fırtınanın ortaya çıkmasında zamanında Pakistan'ın da ne denli etkin olduğunu görmeleri ve gelecek için bundan dersler çıkarmaları gerekeceği de aşikâr. sidiz@milliyet.com.tr 'Kardeş Türkiye' ne yapabilir?