Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ankara'daki İngiliz Büyükelçisi Nick Baird ile -ayrılıkçı IRA terörüyle 40 yıl mücadele edip sonunda belli bir başarı elde eden ülkesinin deneyimlerini de kollayarak- PKK terörünü konuştuk. Baird, ayrıca, ikili ilişkilerle ilgili sorularımızı da yanıtladı. Başbakan Erdoğan'ın son Londra ziyareti sırasında alınan "stratejik ilişki" kararından sonra Türk-İngiliz ilişkilerinin yeni bir ivme kazanacağı anlaşılıyor. Bu arada Türkiye'ye AB'de güçlü destek veren Londra'nın, terörizmle mücadele konusundaki görüşleri de Ankara'nın yaklaşımıyla büyük ölçüde örtüşüyor. Baird: Her şeyden önce biz PKK'nın son aylarda yaptıklarını mutlak anlamda kınıyoruz. Bunlar dehşetengiz ve vahşi saldırılardır. TSK, Türk hükümeti ve Türk milletinin bu konudaki duruşunu da alkışlıyoruz. Hükümetinizin bu işe, özellikle diplomatik alanda, yaklaşımı mükemmel olmuştur. Bu da uluslararası destek ve anlayış getirmiştir. Bize göre bu işi halletmenin en iyi yolu, Irak hükümetinin, Iraklı Kürtlerin de desteğiyle PKK'yı durdurmasıdır. İstediğimiz, PKK faaliyetlerinin mutlaka engellenmesidir. Ancak bu Irak'ı daha da istikrasızlaştırmayacak şekilde yapılmalı. İngiltere'nin sınır ötesi operasyon konusundaki görüşü nedir? Baird: PKK terörünü finanse etmek gibi konularda Avrupa'da çeşitli isimler altında faaliyet gösterenler var. Londra için de geçerli bu. Terör örgütleriyle mücadele etmek için yasal bir çerçevemiz var. Bu da bazı adımlar atmamıza olanak sağlıyor. Ayrıca, Türkiye ile bu konularda günlük bazda işbirliği içindeyiz. Burada tabii ki ayrıntıya giremem. AB çerçevesindeki sorumluluklarımızı da çok ciddiye alıyoruz. AB'de PKK'nın mali kaynaklarına bakmak için bir süreç başlatıldı. Amacımız, sorunu tespit edip AB'nin elindeki enstrümanlarla bu faaliyetleri engellemektir. Türkiye ile bu konuda işbirliği yapıyor musunuz? 'Ilımlı sesler gerekiyor' Baird: İki tarafta barış isteyen cesur insanların ortaya çıkmasıyla oldu. Bu kişiler terör seçeneğini reddettiler. Sorunun insan hakları ve ekonomik kalkınmayı ön plana çıkararak çözülmesi gerektiğini vurguladılar. Sonuçta seçim sandığı denen bir şey var. Ancak bu gerçeğin görülebilmesi için ılımlı seslere ihtiyaç var. İkinci kilit faktör ise İrlanda'nın ekonomik gelişmesi oldu. İrlanda Cumhuriyet'inde zenginliğin artması insanlara çok daha iyi bir yaşamın sağlanabileceğini gösterdi. Terörizmin ise istikrarsızlık ve fukaralık getirdiği görüldü. Türk hükümeti Güneydoğu'nun gelişmesi için çok iyi şeyler yapıyor. Fakat özel yatırıma da ihtiyaç var. Özel sektörü istikrarsız yerlere yöneltmek ise zordur. PKK'nın önlemeye çalıştığı da budur. Böylece o bölgelerde insanların korku içine yaşamalarını ve fakir kalmalarını sağlıyor. Çok can alan, ayrılıkçı IRA terörü 40 yıllık bir çabadan sonra çözülmüşe benziyor. Bunu nasıl başardınız? Baird: Etkili bir barış sürecini başlatmanın anahtarı, etkin kişilerin cesaret gösterip terörizme hayır demeleridir. Güneydoğu'daki yerel Kürt temsilcilerinin, DTP'nin bunu söylemeleri gerekiyor. Güneydoğu'da barışa, refaha ve insan haklarına katkıda bulunmak istiyorlarsa, PKK ile aralarına mesafe koyup bunu mutlaka yapmalılar. O zaman, Başbakan Erdoğan'ın "Silahı bırakıp Meclis'e girsinler" açıklamasını doğru buluyorsunuz demektir. Karşı tarafta da bu tür cesur çıkışlara gerek yok mu? 'Terör fakirlik getirdi' Baird: Kesinlikle hayır. Kuzey İrlanda'da terör binlerce cana mal oldu. Bölgenin fakir kalmasını sağladı. Tarafların karşılıklı olarak çok sivri görüşleri vardı. Bu işin sonu, bazıları itidal yolunu görüp cesaret sergiledikleri için geldi. İnsanlar, gecikmeli olarak olsa bile, şiddetle bir yere gidilemeyeceğini anladılar. Teröristlerin bundan nasıl kazançlı çıktıklarını göremiyorum. IRA terörünü sona erdirme yönteminiz "teröristlerle müzakere" anlamına mı geliyor? IRA bu süreçten yarar sağladı mı? Baird: İlişkilerimiz uzun zamandır iyi. Stratejik boyut bu ilişkilerin profilini bir kademe yükseltiyor. Bu aynı zamanda Türkiye'nin bizim için ne denli önemli bir ülke olduğunu ve birlikte çalıştığımız zaman, hem Avrupa'da hem de küresel düzeyde ne denli etkili olabileceğimizi gösteriyor. Tasarladığımız ortaklık ise hemen hemen her alanda işbirliğini öngörüyor. Yeni hükümetiniz kurulduğunda Dışişleri Bakanımız hemen geldi. Şimdi Enerji Bakanımız geliyor, Adalet Bakanı Jack Straw da gelecek. Ayrıca Galler Prensi Charles da geliyor. Sizden de Başbakanınız, Tarım Bakanınız, Sağlık Bakanınız Londra'yı ziyaret ettiler. Ekonomi Bakanınız da yakında edecek. Bu temaslarda ciddi ve somut konular ele alınıyor. Özetle, İngiltere'nin ikili ilişkileri açısından "prömiyer ligde" olduğumuzu söyleyebiliriz. Başbakan Erdoğan'ın son Londra ziyaretinde "stratejik ilişki" kararı alındı. Bu ne anlama geliyor? Baird: Bunların zor ilişkiler olacağı biliniyordu. İngiltere'nin üyelik süreci de kolay olmadı. İki kez veto edildik. Ancak Türkiye'nin AB üyeliği ile gelecek stratejik avantaj tasavvur edilemeyecek kadar büyüktür. Hükümetiniz şu anda, gayet akıllıca, teknik koşulların yerine getirilmesi için bastırıyor. Bu arada bazı adımlar için siyasi açıdan doğru olan anı bekliyor. Bu an da gelecektir. Çünkü konunun jeopolitik veçheleri ortada. sidiz@milliyet.com.tr Türk-AB ilişkilerini nasıl görüyorsunuz?