Oysa, bu sözlerin üzerinde de durulması gerekiyor. Zira bu sözler, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerde "normalleşme"nin belirsiz bir geleceğe ertelendiğini ortaya koyuyor. Sezer'e göre Talabani'nin davet edilmesi için koşullar henüz oluşmamış. Hükümet bu ziyaretin olmasını istiyormuş. Fakat kendisi buna karşıymış. Bu arada kendi adına bu yönde yapılan çağrıları da hoş karşılamıyormuş. Cumhurbaşkanı Sezer'in, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki nöbet değişimi töreni sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamalardan, Lübnan ile ilgili sözleri ön plana çıktı. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin Türkiye'ye davet edilmesi konusunda söyledikleri ise arka planda kaldı. Bundan kısa bir süre önce, devletin önemli kurumlarında, Irak anayasasına göre cumhurbaşkanı seçilen Talabani'nin Ankara'ya davet edilmesi gerektiğine inananların olduğunu yazmıştım. Bunun "devletin en üst kademesinde engellendiğini" belirtmiştim. Cumhurbaşkanı Sezer bunu kendi sözleriyle doğrulamış oldu. Talabani'ye "kendi adına davet çıkaranlar"ın kim olduğunu ise söylemedi. Bu sözlerin medyadaki yorumculardan, Dışişleri'ni, hatta MİT'i de kapsayan bir yelpazeyi içerdiği açık. Zira, medyadaki kimi yazarların yanı sıra, sözü edilen kurumlarda da bu davetin yapılmasını isteyenlerin olduğunu biliyorum. Bürokrasinin üst kademelerinde böyle düşünenlerin olması ise, meselenin "hükümet istiyor, devlet engelliyor" anlayışından ibaret olmadığını gösteriyor. Bazı üst düzeyli bürokratlardan anladığım kadarıyla, burada belirleyici olan, esas itibariyle, Cumhurbaşkanı Sezer'in kişisel tercihi. Sayın Sezer de zaten bunu kendi sözleriyle bir anlamda doğrulamış oldu.Hatırlanacaktır, benzeri bir durum KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat için de söz konusu olmuştu. Cumhurbaşkanı seçilmiş olmasına rağmen Sayın Talat bu sıfatıyla Ankara'dan davet almak için uzun bir süre beklemek zorunda kalmıştı. Sezer engelliyor Daveti aldığında da, Çankaya tarafından ruhsuz ve alelacele tamamlanan bir törenle karşılanmıştı Talat... Oysa, o sırada herhangi bir resmi sıfatı olmayan Rauf Denktaş, Talat'ın ziyaretinden kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Sezer tarafından adeta devlet töreniyle karşılanmıştı.Sayın Cumhurbaşkanı'nın kişisel siyasi tercihlerinin olması son derece doğal. Ancak, bunların devletin bu kademesinde alenen yansıtılmasını doğru bulmuyorum. Zira bu durum Türkiye açısından olumlu bir görüntü yansıtmıyor. Talat'a ruhsuz karşılama Irak'ın yeni anayasal düzeni ortada. Daha önce de yazdığım gibi, biz istesek de, istemesek de Talabani şu anda Irak devletini temsil ediyor. Irak'taki diğer unsurlar da onu destekliyorlar. Bu nedenle, Talabani'ye karşı çıkmak aynı zamanda bu düzene karşı çıkmak anlamına geliyor. Bunun ise, Türkiye tarafından korunması istenen Irak'ın bütünlüğüne çok fazla katkı yaptığı söylenemez. Öte yandan, Bağdat'ta Kürt kökenli bir cumhurbaşkanı istenmiyorsa, mevcut gerçekler ışığında bu parçalanmış bir Irak isteniyor anlamına geliyor. "Hikmet-i hükümet"e kişisel tercihler sokulunca işte böyle ilginç durumlar ortaya çıkıyor. semihi@cnnturk.com.tr Talabani'ye karşı çıkmak