Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Elysee Sarayı'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Müsteşarı Fabien Raynaud'ya göre, Avrupa projesini yeniden canlandırmak isteyen Sarkozy, Türkiye'nin üyeliğinin AB için öngördüğü birlik projesiyle uyuşmadığına inanıyor. "AB Anayasası" için yapılan referandumdan "hayır" çıkmasından sonra, Sarkozy'nin seçim kampanyasında Türkiye'nin üyeliği hakkında olumsuz konuşmak zorunda kaldığını belirten Raynaud şunları söyledi:"Cumhurbaşkanı, kamuoyunu da gözeterek, Türkiye ile şimdi çok yakın olan, fakat AB ile entegrasyonu içermeyen bir ilişki istiyor. Buna karşılık, Türkiye ile yürütülen müzakereleri veto etmedi. Etseydi burada çok popüler olurdu. Ama yapmadı çünkü AB'de başkalarının nasıl düşündüğünü biliyor." Son yazımızda, haftanın büyük bölümünü geçirdiğimiz Paris'teki temaslarımızın ardından Fransız solunun Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili görüşlerine yer verdik. Bugün "Sarkozy kampı"nda nelerin söylendiğine bakacağız. Sarkozy'nin konuyu "zamana bıraktığını" kaydeden Raynaud, "Aslında 10 yıl sonra olacak şeyler için bugünden kesin konuşmak da istemiyor" dedi. Böylece, Sarkozy'nin zamanla değişebileceğine dair bir diplomatik ipucu da vermiş oldu. Sarkozy ile irtibat içinde olması nedeniyle adının açıklanmasını istemeyen bir diğer üst düzey kaynak ise bu görüşleri bizim için daha da açarak şunları söyledi:"Cumhurbaşkanı, Türkiye konusunda AB'de yalnız kaldı. Fakat önceden söylediği şeyler nedeniyle Türkiye'nin üyeliği hakkında olumlu konuşamıyor. Ancak burada önemli olan, sözleri değil, eylemleridir. Türkiye'yi sonuçta veto etmedi." Bu kaynak, Sarkozy'nin Dışişleri Bakanı ve Avrupa İşleri Bakanı olarak Türkiye'nin üyeliğine karşı olmayan kişileri seçmesine de işaret etti. "Sergilediği Türkiye karşıtlığı aslında iç siyasetle ilgiliydi" diye ekleyerek, "Avrupa'da çoğu lider Türkiye'den yana durdukça bu tutumunu sürdürmesi mümkün değil" dedi.Paris'te bize bu söylenenlerden edindiğimiz izlenim şudur: Sarkozy, hem "popülist" damarı, hem de Türkiye'nin "Avrupalı olmadığına" dair inancı nedeniyle Ankara'nın AB sürecini aslında bloke ederdi. Fakat koşullar buna el vermedi. 'Sarkozy yalnız kaldı' Şu anda kendi düşünceleri ile AB'de bu görüşlerine karşı olanların arasında sıkışıp kaldı. Ankara ile müzakereleri de, Türkiye için değil, AB'de yalnız kaldığı için veto etmedi. Öte yandan, Türkiye'nin ekonomik ve stratejik önemini de çok iyi biliyor. İtalya ve İspanya gibi ülkelerin Türkiye'de sağladıkları avantajları görüyor. Bu nedenle, Ankara'yı AB konusunda daha fazla kızdırmadan ikili ilişkileri geliştirmek istiyor. Fakat "gönlünde hâlâ yatan aslan", Türkiye'nin "özel ilişkiye" razı edilip AB dışında tutulmasıdır. Bu arada, ona göre, ikili ilişkiler öyle geliştirilmeli ki, Fransa "Türk pazarından hak ettiği payı alsın" -ki Fransız Dışişleri Bakanlığı'nın Güney Avrupa Sorumlusu Joel Meyer bunu alamadıklarını açıkça söyledi bize. Bu formüle göre, Türkiye kendi çıkarlarını ilgilendiren AB üyeliği hedefinden vazgeçip Fransa'nın çıkarlarına hizmet edecek. Peki bu mümkün mü? Bu beklentinin Paris'te bile "mantıksız" görülmesi bizi memnun etti açıkçası. sidiz@milliyet.com.tr İtalya ve İspanya örnekleri