Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ancak, Galbraith Türkiye'de takdirle değil, nefretle izlenen biri. Çünkü onun ideali, "tarihin ortaya çıkardığı bu nadir fırsattan yararlanılarak Kürdistan'ın kurulması"dır. Kürtlerin bir tür "Arabistanlı Lawrence"ı olan Galbraith, ülkesinde etkin çevreleri ikna etmek için yılmadan çalışıyor. Konjonktür de ondan yana işliyor. Galbraith'e, "Türk dostu" diye bilinen, "Bosna kahramanı" Richard Holbrooke da artık katıldı. Adı Peter Galbraith. Amerika'nın başarılı diplomatlarından biriyken "idealine hizmet etmeye" karar verdi. Asıl mesleğini bir yana bırakıp kendi inançları peşinde koşan kişiler genelde takdir toplarlar. Washington Post gazetesinde önceki gün bir yazısı yayımlanan Holbrooke, Irak'ta artan karmaşa karşısında Amerikan aklına yatkın bir şey öneriyor. Galbraith ve Holbrooke gibi Amerikalılar özetle şunu söylüyorlar:"Iraklı Kürtler sevdikleri ABD'ye güveniyorlar. ABD'nin Irak'ta kalmasının gelecekleri açısından hayati olduğuna inanıyorlar. Laik demokratik gelişme ile liberal ekonomiyi de reddetmiyorlar. Bölgeleri ise genelde istikrarlı. O halde ne bekliyoruz?" Kürtler ABD'ye güveniyor Holbrooke yazısında Amerikan güçlerinin Kuzey Irak'a çekilmesini öğütlerken, PKK'nın da bölgeden çıkarılmasının şart olduğunu söylemeyi ihmal etmiyor. Bu sözlerin, "PKK bölgeden çıkmadıkça, Türkiye'nin Kuzey Irak'a müdahale etmesi engellenemez" düşüncesinden kaynaklandığı açık.Tüm bu gelişmeler, Türkiye'nin Irak konusuna çok yönlü, esnek ve önyargılardan arınmış bir şekilde bakmak zorunda olduğunu ortaya koyuyor. Bunu ne kadar yapabildiği ise tartışmalı. Bugün Cumhurbaşkanlığı katında bile Irak'a "hikmeti hükümet" gözünden değil, "kişisel antipatiler" gözlüğünden bakılıyor. Kişisel antipatilerden bakış Diyelim ki ABD Kuzey Irak'a çekildi ve PKK'yı da oradan gerçekten kovdu. Bu, Türkiye'deki şahinleri memnun eder mi? Hiç sanmıyorum. Zira, ABD yardımıyla hızla gelişen Kuzey Irak'ın, fakirlik ve geri kalmışlık içinde kıvranan Güneydoğu için bir çekim merkezi haline dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır. Türkiye'de en çok korkulan şey de zaten bu.Kendi kulaklarımla işittiğim için söylüyorum. PKK'nın Kandil Dağı'nda olmasının Türkiye'ye, Iraklı Kürtler ile dostlarına karşı bir "koz sağladığına" inananlar var aramızda. O da olmasa, Ankara'nın Kuzey Irak üzerine söz söyleme hakkını tümüyle yitireceğini savunuyorlar. Çekim merkezi olacak Bu kişiler bunun Türkiye'yi bölgesinde yabancılaştıran bir yaklaşım olduğunu görmek istemiyorlar. Oysa "çekim gücü" olan Türkiye, Kuzey Iraklı Kürtlerin hamiliğini yapabilecek olan bir ülke. Fakat bir türlü sıyrılamadığı vehimleri yüzünden bu "hamiliği" başkalarına kaptırmış durumda ve buna karşı yapabileceği fazla bir şey de yok. Türkiye, bu vehimleri yüzünden hatalarına hata eklerken, "gerçek dünyada" sıra "bağımsız Kürdistan"ın adını koymaya geldi bile. Türkiye'nin içine düştüğü çaresizlik asıl o gün ortaya çıkacak. Oysa bugünden köprüler kurulabilseydi, sonunda kazanan yine "ağabey Türkiye" olacaktı. sidiz@milliyet.com.tr Türkiye hamiliği kaptırdı