ABD'nin "şahinler şahini" Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'i ele alalım. Salı günü yaptığı basın toplantısında tam bir "Türk ağzı" ile konuştu. Ülkesindeki yazılı ve görsel medyayı Irak'ta olanları "abartmakla" ve Amerika'nın düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekle suçladı. Bu durum Askeriye Camisi'nin bombalanmasından sonra doruğa çıkmış. Rumsfeld, Irak'taki komutanların verdiği bilgilere dayanarak, bu olaydan sonra saldırıya uğrayan Sünni camilerinin sayısının, bazı gazetelerde yazıldığı gibi, "yüzlerce değil" sadece 30 olduğunu, ölenlerin sayısının ise, yine iddia edildiği gibi 1500 değil, 350 olduğunu söyledi. Medyaya saldırmak zorda kalan siyasetçilerimizin sığınağı haline geldi. Bunu son olarak Hamas ziyareti, Unakıtan ve Büyükanıt olaylarında gördük. Ancak, sanılmasın ki bu huy bir tek bizde var. Ardından şunları ekledi: "Bu hatalı bilgiler zinciri, ortamı karıştırarak Irak'ta istikrar görmek isteyenlerin işin zorlaştırmak ve teröristleri cesaretlendirmek amacına dönükmüş gibi görünüyor."Hızını alamayan Rumsfeld, bizde de son günlerde moda olan, "manipülasyon" kavramını şu şekilde gündeme getirdi: "El Kaide'nin, basın organlarının nasıl manipüle edileceğini öğreten bir 'medya komitesi' var." Yani medyayı açık açık "manipüle edilmekle" suçluyor. Peki ya delil? Rumsfeld bu konuda şunu söylüyor: "Tabii ki bir sicimi alıp bir ucunu verilen habere, diğer ucunu da El Kaide'ye bağlayacak şekilde iz sürecek durumda değilim." Yani, medya gelişmeleri "abartarak" ülkenin âli çıkarlarına karşı davranıyor. Bunu yaparken de "teröristlerce manipüle ediliyor." Fakat bu ağır suçlamayı doğrulayacak kanıta gelince, işte o yok. Manipülasyon açıklaması ABD medyası Askeriye saldırısının ardından resmi bilgileri verdikten sonra, Rumsfeld'in "abartılı" dediği bilgileri" de "yerel kaynaklara" dayanarak verdi. Bunların resmi kaynaklarca doğrulanmadığını da belirtti. Fakat, ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Halilzad tarafından da "artmakta olduğu" doğrulanan kaos ortamı içinde, bu kaynakların söylediklerine yer vermenin önemli olduğunu söyledi. Doğrusu da buydu.Rumsfeld'in derdi tabii ki başka. Onun derdi, Amerikan medyasının liberal kanadını istediği gibi manipüle edememesinden kaynaklanıyor. Bilindiği gibi, Pentagon ölü Amerikalı askerlerin ve bunların cenazelerinin görüntülerinin verilmesini yasakladı. Doğrulanmayan bilgiler Yani, "manipülasyon" zaten var. Ama, anlaşılan, Irak'taki kötü gidişat karşısında bu yetmiyor. Rumsfeld medyayı mutlak anlamda kontrol etmek istiyor ki ne Ebu Gıreyb, ne Guantanamo, ne de Irak'taki kötü gidişatla ilgili haberler çıksın. Bunu istemekle de kendi açısından haklı. Zira, Vietnam Savaşı sırasında olanları unutamıyor. Medyayı kaybetmenin bir savaşın kaybedilmesini nasıl hızlandırabileceğini anımsıyor. Ancak açmazı şu: Vietnam Savaşı "manipüle edilemeyen" medya yüzünden değil, saklanmaya çalışılan gerçeklerin su yüzüne çıkmasından dolayı kaybedildi. Yani asıl sorun "medyada" değil, eninde sonunda ortaya çıkan "gerçeklerde." semihi@cnnturk.com.tr Vietnam unutulmuyor