İKÖ Genel Sekreteri İhsanoğlu: Bu çerçevede, toplantıya katılan İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'yla konuşma fırsatı bulduk. Bölgedeki gelişmeleri "fevkalade tehlikeli" olarak niteleyen İhsanoğlu, "Tırmanma hızla ilerliyor" diyerek bu hadisenin büyüme ihtimali karşısında herkesin duyarlı olması gerektiğini söyledi.İhsanoğlu'nun sorularımıza verdiği yanıtlar özetle şöyleydi: Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın girişimiyle toplanan "Abant Platformu" için hafta sonunda doğa harikası olan Abant'taydık. Toplantının konusu daha önceden, "Küresel Politikalar ve Ortadoğu'nun Geleceği" olarak belirlenmişti. Ancak bölgede son olarak yaşananlar konuya ayrı bir aciliyet aşıladı. İsrail'in Lübnan'daki altyapıyı vurması çok vahim bir durum yaratıyor. Hamas'ın bu hususta attığı adımlar da kendi ülkesini zarara sokan bir mantığa dayanıyor. Diğer yandan olanlar tek taraflı görülmeye, bir onbaşının kaçırılması hadisesine indirgenmeye başlandı. Halbuki daha önce İsraillilerin bir plajda bir Filistin ailesini öldürmesi ve birçok sivil tesisi vurması vardı. Ortadoğu'daki karmaşanın daha ileri boyut alması herkesin üzerinde durması gereken bir hadisedir. Gazze'den Lübnan'a sıçrayan hadiseler başka yerlere sıçrama istidadı gösterebilir. Bu ihtimal karşısında herkesin müteyakkız olması lazım. Gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Çok önemli uluslararası temaslarımız oldu. Mesele, problem yeni çıkmışken onu dar bir çerçevede tutmak ve genişlememesini sağlamaktı. Fakat hadiseler maalesef arzu etmediğimiz istikamette gelişiyor. Filistin problemi uluslararası hukuk, normlar ve taahhütlerin ışığında adil bir şekilde halledilmedikçe bu meseleyi çözmek çok zor. İKÖ olarak bu konuda ne yapıyorsunuz? Mesele İsrail'in, Güvenlik Konseyi kararlarına, Madrid ve Oslo'daki anlayışa ve daha sonra teklif edilen yol haritası ve tüm uluslararası belgelere aykırı olarak sınırlarını saptaması, inşa ettiği tecrit duvarının arkasındaki toprakları kendi toprakları ilan etmesi ve ardındakileri ölüme terk etmesi meselesidir. İsrail'in orantısız güç kullanımı daha geniş bir gündeme işaret ediyor mu sizce? Altı ay önce yapılan hür ve açık seçimleri Hamas kazandı ve hükümeti kurma teşebbüsüne girdi. Fakat dışlandı. Bu fevkalade yanlıştı, çünkü her zaman bir muhatap lazımdır. Bu arada, Hamas'ın dış politikadaki tecrübesizliği, seçimle gelmesine rağmen birçok ülkenin kendisini gayri meşru saymasıyla birleşince problem daha da karmaşık hale geldi. Tabii El Fetih'le de aralarında sıkıntılar oldu. Tam milli mutabakata varacaklardı ki, bu kaçırma olayları oldu ve Filistinliler tekrar büyük sıkıntı içerisine sokuldular. Hamas'ın seçilmesinin bu gelişmelerdeki etkisi ne oldu? Hamas'ın daha çok tabanla meşgul olan içeriye dönük bir direniş hareketidir. Bir de tabii, kadrolarının önemli kısmının Gazze'de olması, Batı Şeria'daki kadroların daha tali mertebede olması, ayrıca siyasi liderliğin de dışarıda olması ve içeriye girememesi durumu da var ki, merkezi karar alma açısından bunlar sıkıntı yaratıyor. Hamas'ın, İsrail'in yok edilmesi yemininden ve genellikle "terör" olarak görülen yöntemlerden vazgeçememesi kendi içindeki sorunlara mı işaret ediyor? Aslında Arap Birliği nezdinde çok para toplandı. Ama, Amerika ve AB'nin koydukları yasak nedeniyle hiçbir banka bu paraları transfer edemiyor. Bunu yakından bildiğim için söylüyorum. semihi@cnnturk.com.tr ABD ve AB, Hamas'a karşı ambargo uyguladıklarında Arap dünyası da kendilerini yalnız bırakmadı mı?