Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Zira, iki hafta sonra AB'nin dönem başkanlığını devralacak olan Almanya'nın, Kıbrıslı Türklerin üzerindeki ekonomik ambargonun kaldırılması konusunda Rumları tercih eden bir formüle yöneldiği, basına şimdiden sızmaya başladı.Bu formül, Kuzey Kıbrıs'ın dünya ile "doğrudan ticaretini" adadaki "yasal limanlardan" birinden yapmasını içeriyormuş. Yani, Kuzey'deki limanlar denklemde yine yok. Bunun bir komediden ibaret olduğu tabii ki ortada. AB konusundan usanmamıza rağmen, son gelişmelere gene de işaret etmek zorundayız. Türkiye açısından "asli anlamını" yitirmek üzere olan bu konunun, önümüzdeki aylarda "Kıbrıs eksenli" olarak gündeme gelerek ilişkileri daha da gereceğini görür gibiyiz. Zira bu, "ambargonun kaldırılması" değil, Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik gelişmesinin Rumların keyfine terk edilmesi anlamına geliyor. Bu da olamayacağına göre, Türk-AB ilişkilerinin 2007'nin daha başında bu konudan dolayı gerileceği kesin. AB'de Türkiye'nin önünü kesmeye çalışan ülkelerin Ankara'daki diplomatlarından yansıyan olumsuz hava da zaten yeni krizin haberciliğini yapıyor.Bu diplomatlar, her şeyden önce, Başbakan Erdoğan'ın, AB'nin aldığı ve "Türkiye için çok iyi olduğunu" iddia ettikleri son kararına "minnettarlık göstereceğine" bunu "haksızlık" olarak nitelemesine çok kızmışlar. Biri iyice ileri giderek, "Türkiye bu çıkışlarla kendisini Avrupa kamuoyuna sürekli olarak antipatik göstermek zorunda mı?" diye konuştu. Ama, dahası da var. Diplomatlar çok kızmış Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan'ın Avrupa liderlerine gönderdiği ve Türkiye'ye karşı dürüst davranılmasını istediği mektup da AB diplomatlarını çok kızdırmış. O kadar ki, bir AB büyükelçisinden duyduklarım beni hayrete düşürdü.Efendim, Patrik Mutafyan'ın mektubu, Türkiye'deki Ermenilerin ruhani liderinin kendi görüşünü içermiyormuş. Bu mektup devletin baskısı üzerine yazılmış. Zira, Türkler tarafından hakları bu kadar yenmiş olan bir cemaatin lideri böyle bir mektubu kendi inisiyatifiyle yazmazmış. Belçika'nın RTBF kanalında yayımlanan, "Flamanlar bağımsızlık ilan etti, Kral Kongo'ya kaçtı" şeklindeki sahte ve şakacı haberi ciddiye alıp sorgusuz sualsiz sokağa dökülen Belçikalıların da gösterdiği gibi, Avrupalılar hemen hemen her şeye inanmaya hazırlar. Mutafyan da kızdırmış Konu Türkiye olunca bu daha da belirginleşiyor. Söz konusu olan, "sokaktaki cahil Avrupalı" değil de bir Büyükelçi olunca, o zaman Türkiye'nin karşı karşıya olduğu durumun vahameti çok daha iyi anlaşılıyor.Uzun lafın kısası, hem içerideki hem de dışarıdaki köstekçiler sayesinde Türkiye'nin AB macerası tam bir "gâvur eziyeti"ne veya daha kibarca söylemek gerekirse "Sisifos'un çilesine" dönüşmüş durumda. Bunun böyle gidemeyeceği ise aşikâr.Not: CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen aradı. Son yazımdaki "Muhalefetin (AB konusunda) kopardığı fırtına faraziyelere dayanan siyasi amaçlı demagojiden ibarettir" cümlesine çok kızmış. Kişisel görüşüm olmasına karşın, 20 yıldır tanıdığım bir büyüğüm olarak kendisini rencide ettiysem gene de özür dilerim. sidiz@milliyet.com.tr Böyle gitmeyeceği aşikâr