Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Katılımcılar arasında her iki ülkeden büyükelçiler, akademisyenler ve gazeteciler var. Hepsi "kalibresi yüksek" kişiler. Bu tür konferanslarda özellikle 3 Ekim sonrasında tam bir enflasyon yaşanıyor. Bunun, müzakere süreci çerçevesinde daha da artacağı ve Türkiye'nin hemen hemen her açıdan mercek altına alınacağı daha şimdiden görülüyor. Bu süreçte Avrupalılar kuşkusuz Türkiye hakkında bilmedikleri çok şeyi öğrenecekler. Öğrendikçe de Türkiye'ye dönük eleştirileri daha sağlam zeminlere oturacak. Öte yandan Türklerin de bu süreçte öğrenecekleri çok şey var. Bunu da burada daha iyi görüyoruz. İspanya'nın "otonom cumhuriyetlerinden" Katalonya'nın başkenti Barcelona'dayız. İspanyol uluslararası araştırmalar kurumu CIDOB ile Barcelona Üniversitesi'nin ortaklaşa düzenledikleri "Türkiye ve AB" konferansına konuşmacı olarak katılıyoruz. Örneğin, bizde Avrupa'ya bir blok olarak bakıp "Bizi aralarında istemezler" diyenlere, fırsat bulurlarsa İspanya'ya gitmelerini veya en azından Türkiye'ye gelen İspanyollarla temas kurmalarını salık veririm. Bunun ne denli bir "Türk önyargısı" olduğunu o zaman daha iyi anlayacaklar.İster akademisyen, ister memur, ister gazeteci olsunlar, burada konuştuğum İspanyollar bir şeyin altını çiziyorlar. "İspanya olarak biz Türkiye'nin AB üyeliğine kesinlikle bir Fransa veya Avusturya gözüyle bakmıyoruz" diyorlar. Zaten Fransa'dan söz ederken bir kuyruk acıları da var.Nedenini ise İspanya'nın eski Ankara büyükelçilerinden Manuel de la Camara açık açık anlatıyor. 1982 yılında, Giscard d'Estaing'in cumhurbaşkanı olduğu bir sırada, Paris, Fransız çiftçilerini İspanya'dan gelecek rekabete karşı korumak için, Madrid ile (o zamanki adıyla) Avrupa Ekonomik Topluluğu arasındaki üyelik müzakerelerini askıya aldırmış. İspanyollarla temas kurun Bu durum tam iki buçuk yıl sürmüş ve Giscard'ın gidip Mitterrand'ın gelmesiyle çözülmüş. Camara, "Giscard kalsaydı halimiz dumandı" diyor. Dahası da var. Giscard'ın bu hamlesi, İspanyol ordusundan bir grup aşırı sağcı subayın Cortes'i, yani İspanyol parlamentosunu silahla basmasından sadece birkaç ay sonra gelmiş.Fransa'nın bu engellemesi, "Avrupa'dan hayır gelmez" diyen İspanyol sağını da haliyle çok memnun etmiş. Büyükelçi Camara'nın anlattığına göre, demokratik değerler üzerine kurulu olduğunu iddia eden bir AET, İspanyol demokratları tam anlamıyla yarı yolda bırakmış.Başka bir ifadeyle, İspanya, Franco sonrasında, demokrasi yolunu kendisi bulmuş. Yoksa Avrupa'ya güvenseydi yolunu kolayca kaybedermiş. Bu arada CIDOB'un şimdiki başkanı Narcis Serra da o sırada işbaşında olan Gonzales hükümetinin Savunma bakanıymış. Demokrasi yolunu buldu Kendisine bugün İspanya'da "efsanevi" bir "demokrasi kahramanı" olarak bakılıyor. Çünkü, o zor geçiş döneminde kendi başına buyruk davranan İspanyol ordusunun sivil yönetimin kontrolüne geçmesinde kilit rol oynamış.Tüm bu zorluklara rağmen, İspanya Avrupa yolundan ayrılmamış ve yedi buçuk yıl süren son derece zor ve zaman zaman rencide edici bir müzakere sürecinden sonra AB üyesi olmuş. Bugün de bundan son derece memnun.İspanya'nın AB yolunda Türkiye'ye niçin destek çıktığı ve İspanyol halkının Türklere karşı niçin Fransızlar veya Avusturyalılar gibi önyargılı olmadıkları bunun gibi gerçeklerin ortaya çıkmasıyla daha iyi anlaşılıyor. semihi@cnnturk.com.tr Kilit rol oynadı