Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hatta, bir ilişkideki "vizyon"un tanımlanması açısından, Rusya Devlet Başkanı Putin'in 2004'teki Ankara ziyareti sırasında hazırlanan beş sayfalık, "Dostluğun ve çok boyutlu ortaklığın derinleştirilmesine ilişkin ortak deklarasyon"un içerik olarak daha kapsamlı olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan, CHP gibi, üstelik belge daha ortaya çıkmamışken, bunu bir "teslimiyet belgesi" olarak nitelemek de abes. Öyle olsaydı, Rusya ile kabul edilen deklarasyon da bir "teslimiyet belgesi" olurdu. Zira, ABD ile kabul edilen belgenin aksine, onda ne PKK'nın adı zikrediliyor, ne de Kıbrıslı Türklerin izolasyonundan söz ediliyor. Derya Sazak kadar karamsar olmayacağım. Yoksa, iki sayfalık "Türk-Amerikan stratejik ortaklığını ileri götürmek için ortak vizyon ve yapılandırılmış diyalog" belgesi için, Derya'nın dediği gibi, bir "Dostlar alışverişte görsün" belgesi demek mümkün. "Bardağın dolu yarısı"na bakmadan önce bir hususa işaret etmek istiyorum. O da, Dışişleri Bakanı Gül ile ABD'li meslektaşı Rice arasındaki gözle görülür olan sıcak ilişki. Bu tür ilişkilerin ülkeler arasında olumlu havanın gelişmesine büyük katkıda bulunabileceğini, dışişleri bakanları İsmail Cem ile Yorgo Papandreu'dan biliyoruz. "Vizyon Belgesi"ne dönecek olursak, bundan aldığım izlenim, diplomatlarca "yasal anlamda bağlayıcı olmadığı" belirtilen bu belgenin daha çok "bir niyet beyanı belgesi" olduğu şeklindedir. Yoksa, Karadeniz, Kafkaslar, Orta Asya ve özellikle Ortadoğu sorunu konularında Ankara ile Washington'un görüşlerinin şu anda mutlak anlamda örtüştüğünü söyleyemeyiz. Buna karşılık, bu konularda şu sıralarda daha fazla yaklaşma potansiyelinin olduğu da kesin. Nedeni ise, Bush yönetiminin, Irak'ta ortaya koyduğu, "tek yanlı" (unilateral) politikalardan vazgeçip "çok yanlı" (multilateral) diplomasiye dönmeye başlamasıdır -ki bunu İran ve Kuzey Kore krizlerinde görüyoruz. Nitekim, Türkiye'nin İran konusunda devrede olmasını da bu çerçevede değerlendirebiliriz. Rice'la sıcak ilişki Öte yandan, "Vizyon Belgesi"ni bizim için önemli kılan şey, yukarıda da dediğimiz gibi, PKK konusuyla, Kıbrıslı Türklerin üzerindeki izolasyonların kalkması gereğine yer vermesidir. Büyük aciliyeti arz etmeleri nedeniyle bu iki konunun "zamana yayılma" marjları sınırlı. Onun için "Vizyon Belgesi"nin bir "Dostlar alışverişte görsün belgesi" olmadığını ortaya koyacak olan başlıca şey, Washington'un önümüzdeki aylarda bu konularda atacağı adımlar olacaktır. İlişkinin gerçekten "stratejik" olup olmadığını kanımca bu gösterecektir.—————Milli Eğitim Bakanlığı'ndan, Bakan Hüseyin Çelik'in "Kendini Müslüman görmeyen din dersine girmesin" demediğini bildiren bir açıklama aldım. "Bir bürokrata ait" olduğu söylenen bu açıklamayı son yazımda -birçok yazar gibi- ona atfettiğim için kendisinden özür dilerim. Ancak, Bakan'ın son, "Alevilerin din dersi almıyorum deme lüksü yok" açıklaması, kendisine hatalı olarak atfettiğim sözlere dayanarak yaptığım eleştirimi geçerli kılıyor. semihi@cnnturk.com.tr İlişki stratejik mi?