Gerçi ölümü dünya haberlerinde yer aldı. Ancak cenazesine yabancı katılımın yok denecek kadar az olması, katılanların ise alt düzeyden kişiler olmaları, Ecevit'in dünya kamuoyu açısından "iz bırakanlar" sınıfında görülmediği gerçeğine işaret ediyor.Ankara'daki yabancı diplomatlar, cenazedeki alt düzeyli katılım için kusuru Dışişleri Bakanlığı'na yükleme eğilimindeler. "Bize ne bildirildiyse ona göre hareket ettik" diyorlar. Ancak, dünya siyasetinde iz bırakmış bir kişinin cenazesine katılmak için illa da davet gerektiğine dair bir kural yok. Bülent Ecevit'in on binlerce vatandaşı sokağa döken hüzünlü cenazesinin hazin yanlarından biri de son yolculuğunda dünyanın kendisine gösterdiği ilgisizlikti. Cumhurbaşkanı Özal'ın cenazesini hatırlarım. O sırada İrlanda'nın Ankara'da bir büyükelçiliği dahi yok iken, dönemin İrlanda Cumhurbaşkanı Mary Robinson, beklenmedik bir şekilde bu cenazeye katılmış ve kortejin hemen arkasında yürümüştü. Yıllar sonra BM'nin İnsan Haklarından Sorumlu Komiseri sıfatıyla Türkiye'ye geldiğinde kendisine, "Özal'ın cenazesine katılan tek Avrupalı cumhurbaşkanı sizdiniz. Katılmaya niçin karar verdiniz?" diye sormuştum. Yanıtını hiç unutmam: "Biz İrlandalılar ölümden anlarız. Büyük adamlar uğurlanırken orada olmak isteriz." Oysa, 1970'li ve 1980'li yıllarda Willy Brandt ve Olof Palme'yle birlikte sosyal demokrasinin dev isimlerinden sayılan Ecevit de bir zamanlar Avrupa'da "büyük adam" olarak görülüyordu. Özellikle 12 Eylül sonrasında kendisine duyulan sempati aydın, şair ve sosyal demokrat kimliğiyle askeri yönetime cesur bir şekilde direnmesine dayanıyordu. Turgut Özal'ın cenazesi Peki, o sırada insan hakları, işçi hakları ve fikir özgürlüğünün Avrupa'daki en büyük savunucularından sayılan Ecevit'i "yabancı yoldaşlar"ı niçin son yolculuğunda yalnız bıraktılar? Olof Palme ile Willy Brandt sağ olsalardı Ecevit'in cenazesine katılırlar mıydı? Kendisini yıllarca tanıdığını söyleyen bir Henry Kissinger niçin orada değildi?Gerçek şu ki, dünyanın son yıllarda tanıdığı Ecevit, 1970'li ve 1980'li yıllarda tanıdığı Ecevit değildi. Kendisinde büyük değişiklik meydana gelmişti. Zamanla "ulusal sol" diye tanımladığı ve Avrupalılar için olumsuz çağrışımları olan bir çizgiye geçmesi ise artık bir sosyal demokrat önder olarak görülmesini de engelledi. Kissinger neden gelmedi? O kadar ki, "Ecevit" dendi mi dışarıda ilk akla gelen "Kıbrıs'ın işgali emrini veren milliyetçi Türk başbakan" olmaya başladı. Ölümüyle ilgili yabancı haberlerin neredeyse hepsinde bu tür bir yakıştırmaya yer verilmesi de bunu gösteriyor. Bu arada, dünyada meydana gelen nesil değişikliği, dışarıda kendisini tanıyanların sayısını iyice azalttı. O kadar ki, bugün Olof Plame veya Willy Brandt'ın kim olduğunu bilen Avrupalı gençlerin büyük bölümüne "Ecevit kimdi?" diye sorsanız bilmezler.Bu ve bunun gibi diğer bazı faktörler hesaba katıldığında, Ecevit'in cenazesinde dış katılımın niçin düşük olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor. sidiz@milliyet.com.tr 'Milliyetçi Türk başbakan'