Vekilin seçimi

11 Nisan 2015

Her seçim döneminde, her partide, “liste kırgınları” olur.
Aday yapılmadığı için istifa ederek liderini veya genel merkezini cezalandırmak isteyenler de çıkar.
Bu kez de öyle oldu.
Canına kıyandan istifa edene, partisindeki gerçekleri açıklayacağı tehdidinde bulunandan, “Bu listeyle seçim kazanmak mümkün değil diyene” kadar değişik dozlarda tepkiler ortaya kondu.
Tek tek kimin haklı kimin haksız olduğunu değerlendirmek zor.
Ancak liste sorunu sistemden kaynaklanıyor.
Demokratik açıdan gelişmiş ülkelerde adayların belirlenmesi sadece liderin tercihine bırakılmıyor.

Yazının Devamı

‘Erdoğan hassasiyeti, Davutoğlu ağırlığı’

9 Nisan 2015

7 Haziran’da yarışacak milletvekili adaylarının YSK’ya sunulmasıyla birlikte önemli bir aşama geçilmiş oldu.
Sandığa iki ay var.
İktidar partisi, seçim beyannamesi ve aday tanıtımını önümüzdeki hafta gerçekleştirerek seçim kampanyasını fiilen başlatmış olacak. Başbakan Ahmet Davutoğlu, 15 Nisan’da, Ankara Arena’da gerçekleştirilecek törenin ardından yapılacak miting planlamasına göre yollara düşecek.
24 Nisan’da aday listelerinin resmen kesinleşmesinden sonra, 27 Nisan’dan itibaren, 30’ü büyükşehir 50’yi aşkın kentte ve büyük ilçelerinde miting yapacak Davutoğlu.
41 günlük sürede, Ak Parti’deki kongre süreci nedeniyle yaptığı turu büyük ölçüde tekrarlayacak. Gidemediği bazı illerde halkla buluşacak.
Miting programında İstanbul ayrı bir yer tutacak.
Başbakan, kampanya süresince, seçim çalışmaları ve mitingler için İstanbul’a birkaç kez gitmeyi planlıyor.

Yazının Devamı

HDP listesinin önemi

8 Nisan 2015

Türkiye gibi önce partiye ve veya lidere oy verilen ülkelerde milletvekili aday listelerinin seçim sonuçlarına etkisi abartıldığı kadar değildir.
Genel seçimlerde adayın profilini ve seçim kampanyasında ne söylediğini esas alarak oy kullanabilmek aslında demokratik olgunluğu gösterir, ancak reel politik bunu söylemiyor.
Siyasete damga vuran; lider sultası, lider partisi gibi ifadeler de bu deneyimden süzülüp tanımını buldu.
Buna karşın, başkanlık sistemi ve çözüm süreci bağlamında, Türkiye’de çok kritik bir eşiği ifade eden 7 Haziran seçimlerinde istisnai bir durumu yaşamaya hazırlanıyoruz. Bu istisnanın adı HDP’dir.
12 Eylül’ün yüzde 10 barajına bu kez meydan okuma cesaretini toplayan HDP’nin aday listesi büyük önem taşıyor.
Çünkü, bugüne kadar genel seçimlerde sadece kendi mahallesinden ve en fazla yüzde 7 oy alabilen HDP’ye barajı aşırtacak olan iki temel faktörden biri seçmenin önüne çıkaracağı adaylar.
İkinci faktör ise Cumhurbaşkanlığı seçiminde geniş sol söylemiyle, muhalefet etme biçimiyle ve demokrasi vizyonuyla elini uzatabildiği dost oylarla ilişkisini tazeleyebilmesi.

Yazının Devamı

İrrasyonel bir tartışma

4 Nisan 2015

Çağlayan Adliyesi’nde, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesiyle sonuçlanan terör saldırısının ardından adliye binalarının güvenliği konusu Türk usulü bir yöntemle tartışılıyor.
Saldırıdan hemen sonra avukatların üzerlerinin sıkı biçimde aranmak istenmesinden kaynaklı görüntüler, baro başkanlarının bile tartaklanmasıyla sonuçlanan tartışmalar da yöntemin yanlışlığını açık şekilde ortaya koyuyor.
Sadece avukatlara yönelik alınan arama kararları, buna karşılık avukatların nedenini net biçimde kamuoyuna anlatamadıkları aranmama talepleri, tartışmaları da mecrasından saptırıyor. Bir tarafta, “Hâkimler ve savcılar da aransın” diyen avukatlar ve baro yönetimleri, diğer tarafta, “Biz devletiz, bize bağlı polis bizi nasıl arar?” yaklaşımındaki yargı mensupları.
Ortada şehit bir savcı ve “Güvenlik istiyor musun, istemiyor musun” sorusuna verilen irrasyonel yanıtlar var.
Danıştay 2. Daire’ye yönelik saldırıyla başlayan, birçok adli olayla devam eden ve son olarak Çağlayan saldırısıyla bugüne uzanan olaylar, güvenlik zafiyetini ve bu zafiyetin lokal tedbirlerle giderilemeyeceğini ortaya koyuyor.
Güvenlik organizasyonu
Güvenlik; ister polisiniz, ister özel güvenliğiniz

Yazının Devamı

Özel güvenlik kaldırılmalı

3 Nisan 2015

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la Slovenya, Slovakya ve Romanya’yı kapsayan 3 günlük gezisinden dönerken konuştuk.

Erdoğan gezisini sürdürürken, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesi, İstanbul’da emniyete saldırı ve Türkiye çapındaki elektrik kesintisi gibi olağanüstü gelişmeler yaşandı. Cumhurbaşkanı, sorularımızı yanıtlamadan önce, Kiraz’ın öldürülmesi konusunda değerlendirmeler yaptı. Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

ÇÖZÜM SÜRECİNE DARBE: Savcımızın odası basılmak suretiyle, uzun süreli görüşmelere rağmen başına 3 mermi, kalbine 1, belden aşağısına 1 olmak üzere 5 mermi ile şehit edilmiş olması, özellikle çözüm sürecinin devam ettiği sürece aynı zamanda vurulmuş bir darbedir diye düşünüyorum. Olayı sadece malum terör örgütü bazında düşünmüyorum. Bu da bir başka terör örgütü. Ama şunu biliyoruz ki bu örgütün geçmişi, malum terör örgütünden daha eski. Tabii istismara konu olan durum da hepinizin malumu. Her zaman söylediğim şey, bu kadar saf olmaya gerek yok. Saf niyetle bakmayalım demiştik. Ve gerekçelerini nereye getirip dayadıkları ortada.

TARİHİ BİR KARAR:Ben, yıllardır avukatların üstünün aranmasını savunuyorum. Söylediğimiz zaman diğer siyasetçiler hep

Yazının Devamı

8 Haziran sabahı

28 Mart 2015

Çözüm sürecinde Cumhur-başkanı Tayyip Erdoğan’ın İzleme Kurulu ve Dolmabahçe görüşmesine karşı duran açıklamalarının yarattığı dalgalanma durulma seyrinde.
Erdoğan, sürecin içinde olduğunun altını çizdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın açıklamaları ise hem kamuoyu hem Cumhurbaşkanı’nın çözüm için önemi hem çözümün karşı tarafı açısından yatıştırıcı bir işlev gördü.
Karşı tarafta ise Abdullah Öcalan’ın 21 Mart’ta okunan mektubunun çizdiği ve bilerek çizmediği istikamet doğrultusunda bir tutum alış söz konusu.
“Bundan sonra ne olacak” sorusunun yanıtı ise belli.
Herkes 7 Haziran’daki genel seçimin sonucunu bekliyor.
Erdoğan da hükümet de sınırın öte yakasındaki gelişmeler nedeniyle çıtayı yüksekte tutan, motivasyonu dorukta olan PKK ve HDP de.

Yazının Devamı

Sorun kontrol altında

25 Mart 2015

Cumhur-başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çözüm sürecinde İzleme Kurulu’na karşı olduğunu açıklamasıyla başlayan, hükümet ile HDP’nin Dolmabahçe’de yaptığı açıklamayı eleştirmesiyle devam eden, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç merkezli polemikle boyutlanan kriz gündemin ilk sırasında.
Erdoğan’ın, çözüm sürecinin bundan sonraki yol haritasında hükümetin izleyeceği yöntemin ana enstrümanlarına dönük, köşeli eleştirilerinin birçok sonucu olacağı muhakkak.
Arınç’ın Erdoğan’a yönelik açıklamaları nedeniyle patlak veren, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in başkenti paralel yapıya parsel parsel sattığı iddialarının ortaya döküldüğü artçı kriz ise 7 Haziran seçimleri yolunda iktidar partisinin canını epey sıkacağa benziyor. Sorunun çözüm sürecini yürütme yöntemleriyle sınırlı kalmadığının ve kalamayacağının ortaya çıkıyor olması herhalde önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ikinci sırada da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun istemediği bir durumdur. Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ı 4 günde 2 kez konut zirvesi yapma durumunda bırakan da bu manzara olsa gerek.
Erdoğan ile Davutoğlu arasında geçtiğimiz cumartesi günü Cumhurbaşkanı’nın Kısıklı’daki konutunda gerçekleşen ilk zirveden Ak

Yazının Devamı

MHP ve tehdit algısı

22 Mart 2015

Türkiye dün sıra dışı günlerinden birini yaşadı.
Abdullah Öcalan’ın, kurucusu olduğu PKK’ya, 40 yıla varan silahlı mücadeleyi bitirmesi için kongre çağrısında bulunduğu mektup Diyarbakır meydanındaki yüz binlere okunurken, Ankara’da 21 Mart Nevruz Bayramı’na denk getirilen MHP kurultayında “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganları atılıyordu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmasının bittiği dakikalarda, televizyonların canlı yayınları, mektup için Diyarbakır meydanına döndü.
Öcalan’ın, örgüt yönetimine yaptığı kongre çağrısının dumanı tüterken ise Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, çözüm süreci izleme kuruluna karşı olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sert yanıtı son dakika olarak duyuruluyordu.
Dünkü bütün son dakikaların bileşkesi çözüm süreci ve geleceğine ilişkindi.
MHP’nin 11. Olağan Kurultayı’nın tamamı da öyle.
Hemen belirtmek gerekir ki Ankara Spor Salonu’ndaki kurultayda tansiyon yüksekti.

Yazının Devamı