Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Akil İnsanlar Komisyonu ile ilgili tartışma sürüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu komisyona yüklediği işlevle, PKK-BDP cephesinin yüklemek istediği işlev 180 derece zıt görünüyor.
Başbakan Erdoğan, komisyonun çözüm süreci konusunda halkı “bilgilendirme ve ikna etmek” üzere, Anadolu’yu turlamalarını hedefliyor. Kendi ifadesiyle bu çalışmayı, kamuoyunu çözüme hazırlayarak bir “psikolojik harekat” faaliyeti olarak görüyor.
Üstelik hükümet bu komisyonun, “sivil inisiyatif” olmasında ısrarlı. Başka bir deyişle, parlamento zemininde kurulan ve resmi olarak yetkilendirilmiş bir komisyon olarak öngörmüyor.

PKK’nın istediği jandarmalık
PKK-BDP cephesi ise, hükümet ile kendisi arasında görevli ve esas olarak geri çekilmenin kazasız-belasız sonuçlanmasına “jandarmalık” yapacak bir kurum talep ediyor. Nitekim, Murat Karayılan önceki gün de, “Sağlıklı bir geri çekilmenin olması için Meclis bu süreci gözlemleyecek komisyon kurmalı” diyerek bu konudaki ısrarını sürdürdü.
Komisyona farklı işlevler yüklenmek istenmesinin gerekçesini “çekilme” işlemine hükümet ve PKK’nın farklı yöntemler penceresinden bakması oluşturuyor.
Hükümet, PKK’lıların göze görünmeden çekilmelerini istiyor, “geldikleri gibi giderler” diyor. PKK ise, komisyonun gözü önünde resmi bir çıkış yapmakta ısrarlı görünüyor.

Akil sorular
Durumu, kabaca böyle özetledikten sonra Akil İnsanlar Komisyonu tartışmasına şu sorularla katılalım:
1- Komisyon üyesi seçilmek için hangi ölçüler geçerli olacak?
2- Komisyon üyelerini, sadece hükümet mi seçecek yoksa BDP’nin yönetim organlarında şu sıralarda yürütülen Akil Adam havuzu oluşturma çalışmalarının sonucu üye dağılımına yansıyabilecek mi?
3- Dünya örneklerinde -ki buna en son Saraybosna örneğini verebiliriz- bu tür komisyonlar müzakereleri bizzat yürütmüş ve sonuçlandırmıştı. Bizdeki komisyonun görev tanımı ne olacak?
4- Bu komisyon, müzakerenin tarafları olan MİT, Abdullah Öcalan ve Murat Karayılan’la gerek duyulduğunda görüşmeler yapabilecek mi? İmralı’ya, Kandil’e gidecek mi? Bunları yapabilecek yetkiye ve görev tanımına sahip olabilecek mi?
5- Komisyon parlamento dışında kurulacağına göre, bir kriz halinde taraflardan biri komisyonu tanımazsa ne olacak?
6- Komisyonun bir yasal dayanağı olmayacaksa, ortaya çıkabilecek ve tıkanmayı daha rahat çözebilecek nitelikteki birden fazla “akil adamlar” oluşumlarına karşı varlığını nasıl sürdürecek?
7- Komisyonun yapacağı çalışmalar ve süreç içinde alacağı ya da almak zorunda kalacağı kararlar tarafları ne ölçüde bağlayacak?
8- Komisyon üyelerinin ileride karşılaşabileceği olası sorunlara karşı hukuki güvenceleri olacak mı?
Bu soruların yanıtları, herkesin kendi “akil adamlarını” piyasaya sunduğu bu ortamda, komisyonun sonuca etkili bir faktör olup olmayacağını ortaya koyacak.
Başbakan Erdoğan dün akşam televizyonlarda, komisyonun sadece bölgelerde süreci anlatma işlevini göreceğini açıkladı. Ancak bu zorlu süreçteki gelişmeler komisyonun Başbakan’ın dün akşam açıkladığı çerçevenin dışına çıkmasını zorunlu kılabilir. Böyle bir zorunluluğun doğması halinde ise bu soruların yanıtları, çözüme gidecek yolda komisyonun nasıl bir işlev üstleneceğini belirleyecek.